Türkiye'nin son 10 yıllık siyasi tarihine, CHP penceresinden baktığımızda, yapısal değişimden ziyade isimlere dayalı arayışlar dikkati çekiyor. Sola çeken adaylar, sağdan adam devşirme çabaları, "özümüze dönelim" çağrıları...
2009'da Kemal Kılıçdaroğlu'nun o dönemki CHP yönetimi tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na önerilmesi ile başlayan süreç, içinde pekçok sırları ve hesapları barındırıyor. Kemal Bey'in, hafif parlayan yıldızını söndürmek üzere İstanbul'da kaybedeceği yarışa sokulması, yıllar önce DSP'de Zekeriya Temizel'in de yaşadığı akıbetle birebir örtüşüyor. Kılıçdaroğlu'nun tasfiye olacakken genel başkan olabilmesi, siyasetin akışına yapay müdahaleyi ifade ediyor. Kasket taktırılan, 2. Karaoğlan görünümüne büründürülen, merhum Ecevit'in seçim bölgesi Zonguldak'tan yola çıkarılan Kılıçdaroğlu, ülkenin iktidarına odaklanmak yerine parti içi iktidarını koruyup kollama, partideki muhalefeti devre dışı bırakma çalışmalarına ağırlık verdi. Yeri geldi, "özerklik" dedi ve müesses nizamın duvarına çarpınca, "Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı" diye devam etti. Yeri geldi, "Anadolu'nun Kemal'i (!) oldu." Yeri geldi, "FETÖ imalatlarına dört elle sarılan, amaca ulaşmak için her aracı kullanmayı mubah gören biri oluverdi!"
Kılıçdaroğlu, CHP çapındaki iktidarını koruduğu anda, kendisine uyarlanan "proje aday modeli"ni, 2014 yılında "Ekmeleddin İhsanoğlu"nu Cumhurbaşkanı adayı göstererek sürdürdü. CHP'lileri şoke eden aday, parti tabanını zoraki oy vermeye yöneltirken, muhafazakar kesimden oy alma hayalini tabii ki gerçekleştiremedi. Zira Ekmeleddin Bey vitrinden ibaretti. Aracın motoru değil sadece kaportası yenilenmişti.
Ve bugün...
CHP'nin adayı, Ekrem İmamoğlu. 10 yılın sonunda üretilen "karma özellikli proje aday!" Ne demek bu? Kökleri sağda ama dalları solda, Atatürk'ü de biliyor, caminin yolunu da (!) Bir eli Türk milliyetçilerinde diğer eli HDP çizgisindeki Kürtlerde...Trabzonlu ama İstanbullu. Sakin güç izlenimli lakin asabi. Güya hesap soran ama hesap vermesi beklenmeyen...
Ve kuşkusuz, senaryoyu tamamlayan ana unsur "mağduriyet algısı."
Özetle, konjonktürün sağladığı fırsatları oya tahvil eden bu siyasi filmi ilgi çekici kılacak unsurlar büyük ölçüde bir araya getirilmiş durumda.
"Eksiği yok mu?" derseniz... Var elbette. "Sahicilik sorunu!" Halktan görünüp Halk Partisi'nden ayrışma çabası. İşte bu yüzden... Seçim öncesi heyecan dalgasına rağmen CHP zihniyeti değişmedikçe... Kılıçdaroğlu, İhsanoğlu, İmamoğlu peşi sıra değişir. CHP'yi değiştirmeye soyunanlar ise iktidar yüzü göremeden ya düzenin parçası haline gelir ya da siyaset müzesinin objesi...