Konu, ekonomiden açıldı mı bu alanda Nobel ödülü sahibi Paul Samuelson'un "Economics" adlı, ders kitabı olarak da okutulan eserindeki eşsiz anlatımı akla gelir:
"Bir papağana arz ve talep kelimelerini ezberletebilirseniz, onu iktisatçı yapabilirsiniz!" Ekonomi teorisine damgasını vuran Samuelson, iktisadi olayların ve istikrarın yalnız piyasa gücünün serbest bırakılmasıyla sağlanabileceği tezine karşı geliştirdiği fikirlerle de tanınıyordu.
Bu hatırlamayla birlikte Türkiye'deki güncel soruna eğilirsek...
"Tarım fiyatlarındaki oynaklık" yıllardan beri büyük dert. Bu alandaki dengesizlik, öteden beri enflasyon üretmeye meyilli olduğu için gereksiz bir yığın faiz kararı alınmasına ve piyasada sağlıklı çalışan firmalara, kemoterapi benzeri müdahalede bulunulmasına yol açtı. Bir başka ifade ile Türkiye ekonomisinin üretken gücü, faiz artışları yüzünden bünyesel direncini kaybetti ve sürekli destek bekler hale geldi.
Bugünlerde, çarliston biber örneği ile popüler olan sebze-meyve fiyatlarındaki şoklar, tarihin garip cilvesi olsa gerek, 2000'li yıllarda uygulanan dezenflasyon programının da ilk aylarında yine baş ağrısı nedeniydi. İşte bu tarihi tecrübe de bir kez daha ispatlıyor ki piyasa ekonomisi, keyfilik veya başıboşluk değildir. Piyasa, devletin düzenleyici ve denetleyici rolü ile birlikte düşünülmek durumundadır. Meclis'in yasa fabrikası gibi çalışmasının istendiği bizim ülkemizde esasen kuralların kararlılıkla uygulanması önemlidir.