AK Parti'nin, seçim kampanyası analizlerinde "ekonomi" de önemli bir yer tutuyor. Özellikle seçmenlerin asli ihtiyaçları ile beklentileri arasındaki denge üzerinde titizlikle duruluyor.
Kabul edelim ki son 16 yılda AK Parti iktidarları çıtayı bir hayli yükseltti. Krizli yıllardan kalan kötü mirasın izleri silindi.
Toplumun temel ihtiyaçlarının neredeyse tamamı karşılandı.
Haliyle zorunlu ihtiyaçların yerini yeni Türkiye'ye ilişkin yüksek beklentiler aldı.
Malum, iktisadın klasik anlatımında, "Sınırlı kaynaklarla, sınırsız ihtiyaçların karşılanması" vardır. Bugünün Türkiye'si de ihtiyaç ve talep eksenli ayrışma içinde.
Daha açık ifadesi ile siyasete yönelik müthiş bir talep patlaması söz konusu. İşte bu nedenle bir yandan beklentilerin yönetilmesi diğer yandan seçmen psikolojisinin anlık olarak değerlendirilip çözümler üretilmesi 31 Mart için belirleyici önemde.
Kaldı ki talep ve beklentilerin idaresi maddi kaynaklar kadar manevi tahkimat da gerektiren bir alan. Yani, siyaset üretenler için ihtiyaçları aşan maksimalist nitelik kazanan taleplerin giderek agresif hırsa dönüşmesi ve beraberinde manipülasyona açık davranış değişiklikleri üretmesi riski de asla gözardı edilmemeli.