"2018 Davos Zirvesi ile 2019 arasında Türkiye açısından en belirgin fark nedir?" diye sorulacak olsa cevabı çok net:
"İrade!"
Geçtiğimiz yılbaşında dönemin bakanı Mehmet Şimşek'e, "Sn Bakan bu söylediklerinizi daha önce de dinledik. Acaba yapabilecek misiniz?" diye soran çevrelerin, bu yıl Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a benzeri soruları yöneltmemiş olması bile başlı başına dikkate değer. Kaldı ki Albayrak Davos'a, Ağustos 2018'deki kur şokunu atlatmış, dengelenme sürecine girmiş bir ekonominin siyasi yöneticisi kimliğiyle yani "doğru kararlarla, doğru neticeler almış" bir isim olarak gitti. Bu nedenle piyasa aktörleri Bakan'ın ağzından çıkacak mesajlara kilitlenmişti. Doğrusu, Davos zemini bu açıdan etkin biçimde kullanıldı.
***
2019 yılı için merak edilen konulara gelince...
Kredi piyasasının bir miktar daha
canlanması gerekiyor.
Bankaların aşırı ihtiyatlı tutumunu
yumuşatacak çözümler düşünülüyor.
Reel sektörde giderek pozitife dönen
havanın korunması önem taşıyor. Nitekim...
Merkez Bankası'nın bu hafta açıklayacağı Enflasyon Raporu'nun;
Enflasyonda tek haneye yakınsama
sürecinin daha erken tarihte gerçekleşeceğine,
Büyüme görünümünün beklentilerin
ötesinde gelişme gösterebileceğine,
Temkinli para politikası duruşunun
iyileşmeyi desteklediğine dair işaretler vermesi
bekleniyor.
***
Kuşkusuz, seçimlerin ardından bir dizi yapısal önlemin hayata geçmesi gereği de ağır basıyor. Peki,
"Seçimin genel trendi nasıl seyredecek?" sorusuna hangi cevabı verebiliriz?
Esasen Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan, açık ve seçik bu çerçeveyi çizdi:
"Dünyanın ve bölgemizin içinden geçtiği kritik süreç, Türkiye'nin sahip olduğu güven ve istikrar ortamına daha sıkı sarılmamızı gerektiriyor. Ülkemizin ve milletimizin artık hatırlamak bile istemediğimiz eski günlerin kavga, karmaşa, belirsizlik iklimine tahammülü yoktur. Bölgemizde meydana gelen son hadiseler, 31 Mart'ı şimdiden salt bir mahalli idareler seçimleri olmaktan çıkarmıştır. Bu seçimler, ülkemiz açısından bir beka meselesine, bir beka seçimine dönüşmüştür."