Merkez Bankası'nın geleneksel olarak nisan sonu-mayıs başında yapılan genel kurulunun bu sene ocak ayına alınması ve bankanın 2018 yılı kârının, nakit yönetimi açısından daha uygun bir tarihte Hazine hesaplarına aktarılması ciddi bir hamle oldu. Hazine'nin, vergi gelirleri açısından handikaplı olduğu bilinen bu konjonktürde elini güçlendirmesini, "basiretli tüccar" tutumu olarak yorumlamak daha doğru. Nihayetinde Türk Ticaret Kanunu'nun, anonim şirketlere tanıdığı bir imkan var burada. Merkez Bankası'nın hakim hissedarı olarak Hazine'nin, olağanüstü genel kurul isteyerek, banka kârını, nakde en fazla ihtiyaç duyulan dönemde alıp yedeklemesi gayet makul. Hazine'nin, ocak ve şubatta bankalardan iç borç almak yerine sektörün elinde kalacak artı fonları reel kesime kredi olarak aktarmasını teşvik etmesini eleştirmek en azından haksızlık!