Parlamenter sistemde, koalisyonlar vardı. Seçimlerden sonra gelişen zoraki ve geçici birlikteliklerin adıydı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde ise ittifaklar var. Seçimlerden önce çerçevesi çizilen, seçmene vaatleri önceden ilan edilen, ilkesel, siyasal ortaklaşmalar...
Lakin bu döneme özgü "ittifaklar" ile "işbirlikleri" arasında da ciddi farklar söz konusu. Cumhur İttifakı örneğinde olduğu gibi tek seçime indirgenmeyen, geniş ortak paydası bulunan bu tarz bir model aynı zamanda şeffaflık da içeriyor. Muhalefet bloğunun denediği ve seçimden sonra dağılan Millet İttifakı ise siyasi ve fikri akrabalıkları olmayan partilerin, daha çok örtülü alan paylaşımlarını içeren, tek motivasyonu ise AK Parti ve Erdoğan karşıtlığı olarak dışa vuran yapay yaklaşımlar.
İşin teorik çerçevesi bir yana, 24 Haziran seçimlerinde denenmiş, başarılı olmuş, yasal altyapısı da kurulan Cumhur İttifakı'nın, yerel seçimlere nasıl uyarlanacağı ve ne netice vereceği hâlâ merak konusu. Nihayetinde yerelde, aday faktörü, hemşericilik vb alt başlıklar belirgin tercih nedenleri.
MHP; İstanbul, Ankara ve İzmir'de aday çıkarmama ve AK Parti'yi destekleme kararına, Erzurum ve Denizli'deki adaylarını geri çekme kararını da ekledi. AK Parti'nin; Adana, Mersin, Muğla, Aydın, Manisa ve Osmaniye'de yapması beklenen jestin kapsamı kadar AK Partili seçmenin davranışının nasıl yönlendirileceği de kritik bir konu. Tepkiselliğe veya toplumsal mühendisliğe dayalı partiler arası oy geçişkenliği ile merkezde biçimlendirilen bir formülün, gönüllülük esası ile ittifak edilen partinin adayına oy olarak dönmesi arasında hassas bir çizgi söz konusu. Milliyetçi muhafazakâr tabanın AK Parti'de buluşması ile 16 yıldır eli sadece AK Parti'ye giden seçmenin ittifak edilen bir diğer partinin ambleminde buluşması eş değer rahatlıkla gerçekleşebilecek mi? Bu sorunun cevabını, önceki günkü AK Parti MKYK toplantısında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan net şekilde vermiş durumda: "Aday belirlenene kadar her türlü tartışma ve eleştiriye evet. Ama aday belirlendikten sonra, çatlak ses çıkmamalı, şartlar ileri sürülmemeli. Bunu asla kabul etmem!"
Demek oluyor ki Cumhur İttifakı'nın yereldeki tatbikatı, Erdoğan'ın "yüksek liderlik" becerisi ve MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin "kararlı duruşu" ile başarıya ulaşacak. Neticede mesele, Anadolu'da bir iki belediye kazanıp kaybetmekten ibaret olmadığı gibi hem siyasi ve ekonomik istikrarın devamı hem de yeni sistemin kökleşmesi meselesidir. Mesele devlet ve millet ise ötesi de teferruattır.