Nesiller ve koşullar değişirken, milli köklere ve inanç kimliğine olan ihtiyaç da artmakta, ama bu değerler küresel etkileşim sürecinde hızla örselenmekte. Tarih ile bağını koparan, toprağı vatan yapan mücadeleyi unutan kuşakların bu coğrafyada yaşaması imkânsızdır. Çoğu zaman hamaset gibi sunulsa hatta küçümsense de Anadolu'daki bin yıllık varlığımız her çocuğun, her gencin atalarını tanıması ve ilham alması ile ebet müddet devam edecektir.
1071'i, Anadolu'nun kapılarının açılmasını, Malazgirt'i bir meydan muharebesinden çok öteye taşıyan da bu ruhtur. Malazgirt'i, Sarıkamış'ı, Çanakkale'yi, Dumlupınar'ı bilmeyen bugün karşılaştığı problemlerle baş edecek gücü de morali bulamaz.
İşte bu nedenledir ki liseyi bitirmeden önce her Türk genci Malazgirt'te uyanmalı, Sarıkamış'ın soğuğunda yürümeli, Çanakkale'deki siperlerde sabahlamalı, Sakarya'da Dumlupınar'daki kan ve gözyaşını iliklerinde hissetmelidir.
Yarın, Malazgirt Ovası'ndaki yürüyüş, bu büyük yolculuğun yeni bir adımını teşkil edecektir.