SABAH Yazarlar Kulübü Toplantısı için dün Trabzon'da idik. Türkiye'nin seçimini konuştuk. İlgi büyüktü, bilhassa kadınlar salonu doldurmuştu. Trabzon, hatta Karadeniz özelinde bakıldığında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti açısından karar net: "Durmak yok, yola devam!"
Lakin birebir sohbetlerimizdeki gözlem ve tespitlerimiz de ilerisi için önemli...
* AK Parti hâlâ kendisiyle yarışıyor. Ama... Beklentiler de ön şartlar da arka arkaya sıralanıyor. Zira AK Parti çıtayı çok yükseltmiş...
* Seçmen, seçim yorgunu görünüyor.
* "Oyumuz, Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'a, ancak..." diye başlayan yorumlara da rastlanıyor. Önümüzdeki 12 gün içinde Erdoğan ile AK Parti arasında oy eksenini değiştirmeye eğilimli kesimlerin ikna edilmesine ağırlık vermek gerekiyor.
* Seçmen, günün sonunda "Nefsi davranmayacağını" hissettiriyor. Yani kırgınlık veya kızgınlık nedenleri olsa bile AK Parti ve liderini desteklemenin, Türkiye'yi bir belirsizlik çarkına itmemek için gerekli olduğunu kabul ediyor.
* Seçimleri etkilemek üzere piyasalar üzerinden oynanan oyunların kur ve faizde yarattığı baskı, vatandaşın günlük hayatına hakikaten tesir ediyor. Ekonomide yeni kadro, yeni program, yeni umut aşılanması büyük önem taşıyor.
* Özetle... AK Parti'nin açılacak yeni krediyi ve mesajını doğru okuması isteniyor.
***
Konu ekonomiden açılmışken... İki öncelikle
hususu vurgulamakta
yarar var:
* Birincisi, Merkez Bankası'nın araç bağımsızlığı meselesi. Bu noktada bir taviz verilmeyeceğini, bununla birlikte Cumhurbaşkanlığı'nda kurulacak Ulusal Ekonomi Ofisi benzeri bir mekanizma ile etkili istişare ortamı oluşacağını söyleyebiliriz.
* İkincisi,
OHAL. Küresel yatırımcının sıkça ileri sürdüğü bu bahane, daha doğrusu güvenilirlik tartışması yakın zamanda sonlandırılacak. OHAL, gerektiğinde yeniden ilan etmek üzere kaldırılabileceği gibi Fransa benzeri modelle bir "
çerçeve yasasına" da dönüştürülebilir.
Ayrıca... Ekonomi yönetiminde organizasyonel şema da yeniden yapılandırılmak durumunda...
Örneğin...
* Hazine ve Maliye'ye, bir başka ifadeyle ekonominin beynine yeni format atılması gereken bir dönem başlıyor. Gelir ve harcama birimlerinin tek elde toplandığı bu dönem, idari ve mali özerkliği olan kuruluşlarda da sadeleştirme yapılmasını ve genel ekonomi politikaları ile uyumunu da zorunlu kılıyor.
* Ticaretin iç ve dış boyutuyla aynı elden yönetimi ile bilim, sanayi ve ar-ge'nin özellikli alanlar olarak ele alınması planlanıyor.
* Sosyal güvenlik politikalarının, aile ve sosyal destek programları ile birlikte büyük resim içinde idaresi düşünülüyor.
Netice olarak... AK Parti için tek çare, yükselttiği çıtanın altından geçmemek için reformcu kimlikle geleceğe dair yürüyüşünü kararlı biçimde sürdürmekten geçiyor.