AK Parti'nin Ankara Mitingi'nin, 24 Haziran seçimleri için "dönüm noktası" olduğunu söyleyebiliriz. Muhalefet bloğundaki laf kalabalığının esintisine, sosyal medya üzerinden sürdürdüğü kampanyanın akımına kapılanlar, "yıkım müteahhitliğinin" netice verdiğini zannetmeye başlamışlardı. AK Parti seçmeni ise sanki olup biteni sakince izliyor, büyük bir olgunlukla sandığı bekliyor gibiydi. Dün Ankara'da gördük ki... Seçmen, sandığa yeniden el koymaya hazırlanıyor. Türkiye'nin bir maceraya tahammülü olmadığını görüyor. 19 Mayıs Stadı'ndaki mitinge akın eden kitleler, muhalefetin öne sürdüğü gibi toplama kalabalıklar değildi. Aksine, kendi kaderine sahip çıkmak için yeniden alanlarda boy gösteren gönüllüler ordusundan oluşuyordu.
***
Eğer
seçim, sosyal medyadaki başlıklardan, cin zekâ ürünü cümlelerden, foto montajdan ibaret olsaydı, muhalefetin heyecanlanması için nedenler olabilirdi. Oysa seçim sandıkta kazanılıyor. Diyebilirsiniz ki...
"Muhalefet partilerinin bazı mitingleri de canlı geçiyor!" Amenna...
Lakin
Kemal Kılıçdaroğlu'nun yıpranmışlığı, 2014'teki
Ekmeleddin İhsanoğlu dayatmasının umutsuzluğu dikkate alındığında seçmenin yüzde 25'lik kesiminin üzerindeki ölü toprağını atması gayet makul. Hatta
CHP'nin bugünkü
cumhurbaşkanı adayının, sol tabanın gazını aldığı, toplumun bir bölümünün stres atmasına yardımcı olduğu da savunulabilir.
Ama bunun ötesindeki beklentiler, 24 Haziran gecesi birileri için yine hüzünle sonuçlanabilir.
***
Bütün bunlara rağmen,
"Biz, AK Parti'ye bir mesaj verileceği kanaatindeyiz" diyenler de yok değil. Bu mesaj
konusunu, 9 Haziran Ankara Mitingi'nden
itibaren farklı yorumlamak gerek. Şu bir
gerçek, seçmen ne mesaj verecek olursa
olsun
"elinin ayarı kaçmayacak!" Bir başka ifade ile Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'a olan
"vefasını" sandığa yansıtacak.
Özetle...
Seçimin son düzlüğünde tablo netleşiyor. Türkiye, yeni bir döneme kapısını açarken, kilitleri de kıracağını ilan ediyor.