Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Ekonomi... Londra... İnce...(!)

Son anketler gösteriyor ki ekonomi, seçmenin gündeminde öncelikli yer tutuyor. Ekonomi ile doğrudan ilgili faktörlerin seçmenin bakışına etkisi şu an yüzde 50 civarında. Bu oranın hassasiyeti bile ekonomiye dönük operasyonların nasıl ince (!) bir planlamanın ürünü olduğunu göstermeye yetiyor. Temelleri sağlam ekonomik yapıdaki görünümün, birkaç ay içinde değişime uğratılması hakikaten dikkatli olmayı gerektiriyor. Bir yanda ihracatta rekor, büyümede yine görkemli performans diğer yanda yüksek tansiyonlu kur, oynak enflasyon. Ekonomiyi, yapısal gücüne göre değerlendirenler ile konjonktürel ataklara göre yorumlayanlar arasındaki fark büyük. Bizdeki muhalefet de ağırlıklı olarak yabancı fon yöneticilerinin açtığı türbülanslı yoldan giderek, seçmenin iradesini çarpıtmaya çalışıyor. Lakin manipüle etmeyi denedikleri geniş kitlelere yeni, yenilikçi bir perspektif ve güven veremiyorlar. İşte size canlı bir örnek... CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin, ağzı fena laf yapmıyor diye kurla ilgili sansasyonel rakamlarına itibar edilebilir mi? İnce'ye göre neymiş, "Erdoğan seçilirse dolar 10 lira olurmuş!" İddianın anormalliği bir yana küresel finansal operatörlerin tarzı ile uyuşması da ibretlik. Yani... Erdoğan yönetsel denklemden çıksın diye kuru sıçratan kimi odaklar ortada iken ana muhalefetin zoraki adayının da Erdoğan'ı risk olarak sunmayı denemesi başlı başına bir garabet. Konu, yerli ama gayri milli muhalif unsurlar ile yabancıların sadece Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan karşıtlığında buluşmalarından da ibaret değil. "Erdoğan olmasın da Türkiye'ye ne olursa olsun. Sonrasına bakılır" mantığıdır sorunlu olan!

***
Hatırlayacaksınız kısa süre önce ekonomi yöneticileri Londra'da bir dizi temasta bulunmuşlardı. Tablo ne beyaz ne de siyahtı. Genelde gri alanlar vurgulandı. Seçim sonrası kurulacak ekonomi takımının önemi, uyumu, enflasyonu düşürecek tedbirler, mali disiplin adımları, Merkez Bankası politikaları vs. ele alındı. Benim açımdan en önemli husus ise günün sonundaki sözlerdi. Global fon hareketlerini belirleyen, Türkiye'ye de kaynak aktaran çevrelerin şu ifadelerini not etmek gerek:
"Erdoğan, gerçekçi ve pragmatik bir lider. Halkta sağlam karşılığı var. Karşısında rekabetçi muhalefet de yok. Seçim kazanmakta usta. Neden gitmesini isteyelim ki?" Bu beyanların önemi, Erdoğan'ın bileğini bükemeyeceğini gören bazı grupların, önümüzdeki döneme dair öncü sinyalleri vermesinde. Öyle anlaşılıyor ki... Sistem yeni olduğu için adeta AK Parti'nin ilk yıllarındaki gibi bir tanıma, tanışma ve güven mimarisi inşa dönemi açılacak.
Netice olarak... Seçmen, tarihi sistem değişikliğine geçişin oylandığı bir ortamda, anlık kafa karıştırma ve geçmişe takılarak geleceği unutturma oyununu bozacak sağduyuya sahiptir!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA