SABAH Yazarlar Kulübü olarak İzmir'de idik. Türkiye'nin seçimini konuştuk. İzmir Ticaret Borsası'nın ev sahipliğinde, oldukça bilinçli bir topluluğa hitap ettik. Beni mutlu eden husus, memlekette olup bitenlerin farkında olan ve bilhassa kur şokuna karşı soğukkanlı davranmayı öneren davetli topluluğunun, aynı zamanda bölgesel gelişmelerden hareketle Türkiye'nin istikrarının üstüne titremeleri oldu.
Türkiye dün Yenikapı'da bir kez daha dayanışma ruhunu sahaya yansıtıp İsrail zulmüne, ABD pervasızlığına karşı durabildiyse bunda son 15 yılda kat edilen mesafenin, milli özgüvenin tekrar kazanılmasının rolü büyüktü.
İşte bu nedenle 24 Haziran seçimlerini öncesi ve sonrası ile doğru etüt etmek zorundayız. Kuşkusuz her seçim önemlidir ve kendine özgü koşulları, mesajları vardır. Ancak 36 gün sonra yapılacak seçimleri, öncekilerden farklı kılan yönleri söz konusu.
***
Örneğin...
24 Haziran'da Cumhurbaşkanlığı seçimi
ile Milletvekili genel seçimlerinin eş anlı yapılacak
olması başlı başına özel bir durum.
Siyasi partiler arasındaki "
İttifak" ilişkisinin
gerek meydanlara gerekse sandığa yansıma
biçimi de 24 Haziran'ı özellikli hale getirmekte!
Yürütme ile Yasama arasında keskin
çizgiler çekilmesini hedefleyen, Yargı'nın
bağımsız ve tarafsız karakterini pekiştirmeyi
vaat eden Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi, 24 Haziran sonrası pratik anlam kazanacak.
24 Haziran'ın, kimilerince 16 Nisan
2017 Referandumu'nun rövanşına dönüştürülmek
istenmesi de güncel gelişmelerin kritik
yönlerinden.
***
Madalyonun diğer yüzünde ise seçime hangi ortamda girildiği hususu var.
1- Küresel ve bölgesel dengelerin bozulduğu, kaotik dış politik ortamda Türkiye'nin güvenliği, huzuru ve refahı belirleyici unsur.
2- Ekonomik istikrarın tehdit edilmesi, kur ve faiz üzerinden milletin telaşlandırılması ve bu yolla siyasete rota çizme oyunu oynanması da bir başka ciddi faktör.
3- Genç seçmenlerin davranış kodları, kadınların Meclis'te temsil edilme oranları ile ailenin toplumsal hayattaki rolü de siyasete tesir edecek faktörler arasında.
4- Ve tartışmasız biçimde devlet yönetiminde reformun gerekliliğine duyulan ihtiyaç, bürokratik değil pragmatik devlete dönük beklentiler de hayati önemde.
***
Tabii, siyasi- ekonomik- sosyal zeminin süt liman olmadığı da aşikâr...
1- Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ın tabana yaygın siyaset yapma stili, küresel adaletsizlikleri sorgulayan üslubu, yerli ve milli karakteri birçok çevrede hazımsızlık nedeni.
"
Erdoğan kaybetsin de Türkiye'ye ne olursa olsun" diyen akıl tutulmasındaki
gruplar da az değil!
2- Toplumsal farklılıkları, kutuplaşma veya gerilim nedeni olarak gören, yaşam tarzı üzerinden ayrışmayı tetikleyen kesimlerin varlığı da hâlâ hesaba katılmak zorunda.
3- 15 Temmuz darbe girişimi artıklarının her türlü ihaneti göze alabilecek haysiyetsizlikleri ile Kürt kökenli seçmeni manipüle etmeye yönelik hamleler de dikkat çekici faktörlerden.
4- Ve nihayet anlık gelişmeler, aday listelerine ilişkin görüşler ve seçim vaatleri de göz önünde tutulmalı.
Özetle... 24 Haziran'da yalnızca bir Cumhurbaşkanı ve 600 vekil seçmekle kalmayacağız.
Türkiye'nin, Türk milletinin tercihleriyle yönetileceği bir dönemin kapısını aralayacağız.
Her değişim beraberinde endişeleri de getirir. Lakin Türk milleti 15 Temmuz'da ölümü bile korkuttu. Hep dediğimiz gibi...
Değişime direnenler kaybedecek, değişimi yönetenler kazanacak!
NOT: 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu, gerçek manasını anlamaya vesile olsun.