Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın resmi ziyareti ve "Tatlıdil Forumu" vesilesiyle İngiltere'deydik. Londra'dan ilginç ve değerli izlenimlerle dönüyoruz. Bu noktada, Tatlı Dil Forumu Türkiye Eş Başkanı Reha Denemeç ve ekibinin teşekkürü hak ettiğini özellikle belirteyim...
Konunun, Türk-İngiliz ilişkilerinin stratejik boyutu kadar Türk iç siyasetine ve ekonomisine etki eden yönleri var. Sondan başlayacak olursak...
Londra'da gerek katılımcılara açık gerekse özel görüşmelerde gündeme getirilen başlıklar şunlardı:
"OHAL ve seçimler.
Seçimlerin üreteceği siyasi denge. Afrin. Kürtlerle ilgili farklı adımlar atılıp atılmayacağı...
Tutuklu gazeteciler tezi.
Yeni ekonomi politikası. Faiz- Enflasyon bağlantısı..." Tahmin edileceği üzere, sürpriz yok. Ama dikkatle not edilmesi gereken hususlar çok. Mesela, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, yüksek enflasyonun sebebinin yüksek faiz olduğuna dair yaklaşımı, Londra'da da tartışıldı. İngiltere'de finans alanında çalışanlar bile kendi ülkelerindeki genel faiz seviyesini bir çırpıda söyleyemedi.
Neden? Çünkü faiz o kadar ihmal edilebilecek oranda ki. (Yüzde 0.50) Lakin gündem Türkiye olunca yorum ve hesaplar değişiyor. İşte bu yüzden Ankara şu net mesajı verdi:
"Devlet tefecilik yaptırmaz!
Enflasyonun sebebi yüksek faizdir.
Düşük faiz politikası uygulayarak yatırımı teşvik etmek, istihdamı artırmak istiyoruz. Teori ile uğraşanlar bunu anlayamıyor, pratikle uğraşanlar anlar." Peki, buradan ne sonuca varmamız gerekiyor? Cevabı çok açık: Önce 24 Haziran eşiği aşılacak. Sonra, ekonomide "reçete, yönetim ve karar" bağlamında alternatif araçlar, metotlar devreye girecek. Piyasa ekonomisinin temellerinden ve rasyonaliteden kopmadan, Türkiye'ye özgü sorunların çözümü için özgün formüller hayata geçirilecek. Kuşkusuz, zorlu bir süreç olacak. Değişimi anlayan ve yön vermeye istekli piyasa aktörlerinin ise yeni dönemde yıldızı parlayacak.