Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişi tescilleyen 16 Nisan Referandumu ne kadar ezber bozdu ise siyasi partiler arasındaki ittifakların yasal zemine kavuşturulmasına ilişkin hamle de o kadar ezber bozdu.
An itibariyle AK Parti'nin içinde ve dışında, hatta Türkiye üzerine oyun kurgulayanlardan toplumsal mühendislik planlayanlara kadar pek çok çevrenin de hesabının bozulduğu aşikâr.
Tabii, "ittifak" deyince akla, AK Parti ile MHP'nin başını çektiği ve adını koyduğu "Cumhur İttifakı" geliyor. Bu modelin, farklı mahfillerde nasıl değerlendirildiği bir kenara, partilerin dokusunda yani tabanında nasıl karşılık bulduğu daha önemli.
AK Parti'nin saha çalışmaları gösteriyor ki... AK Parti seçmeninin yüzde 95'i, MHP seçmeninin yüzde 86'sı ittifak çerçevesini destekliyor! Bu noktaya dikkat etmek gerekiyor. Seçmen sadakatinin yüzde 98 ve üzerinde seyrettiği AK Parti açısından, ittifak girişiminin kitlesel sonuç ürettiği anlaşılıyor. Bundan sonra mühim olan, tekere çomak sokulmasını önlemek olacak.
Bu ve benzeri atakların AK Parti bünyesini de MHP liderliğini de hedef alması şaşırtıcı sayılmayacak.
Lakin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kararlılığı ve dirayeti, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin neredeyse müellifi olduğu projeyi, kadrosuyla omuzlama biçimi her riske karşı büyük teminat. Zaten ittifak sürecinin MHP'nin oy oranını yüzde 10 ve üstünde tuttuğu, İYİ Parti'nin ise hızla eridiği de alandan gelen sıcak verilerin güncel yansımaları.
Bu aşamada bir hususa değinerek yazımı noktalayayım: "AK Parti'nin MHP'ye, MHP'nin AK Parti'ye ettiği laflar..." Siyaseti düne takılarak yapma inadındakiler için söylenecek pek bir şey yok.
Nedeni gayet açık... Gün; esnek olma, hızlı hareket etme ve değişimi yönetme günü!
Netice... Değişimi görmeyen veya eskimiş ezberleri ile geleceği okumaya çalışanlar tarih boyunca hep kaybettiler!