Türkiye'nin, tüm dikkatini Zeytin Dalı Harekâtı'na ve geleneksel müttefiklerinden beklentilerine odakladığı sırada, ekonomi alanında da önemli gelişmeler oluyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yaptığı "faiz zirvesinden" sonra Başbakan Binali Yıldırım da "ekonomik canlılığın sürdürülebilirliği" toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı'nın direktifleri doğrultusunda 2018 için piyasalara net sinyaller gönderilecek. Buna göre;
Enflasyonu, tek haneye çekme kararlılığından taviz verilmeyecek.
Yüksek faizleri indirmeye dönük önlemler devreye girecek.
Bankaların özverisi kadar likidite takviyesi de piyasayı hareketlendirecek.
İhracat destekleri çeşitlendirilecek.
Büyüme motivasyonu korunacak.
Kredi Garanti Fonu, hedef odaklı sektörlere yeni teminat limitleri açacak.
Kamu bankaları, mega projelerin finansmanı için uluslararası piyasalardan fon temin edecek.
Kamu bankalarının öncülüğünde firmalara, hazine borçlanma faizinden, 250 bin liraya kadar can suyu işletme kredisi sağlanacak.
Son olarak değinmek istediğim husus şu: Cumhurbaşkanı, faizlerin yüksek olduğunu söylüyor ve haklı. Piyasadaki dirençli bir grup, sadece "enflasyon düşerse faiz düşer" diye yerinde sayıyor. Oysa onlar da biliyor ki faizi belirleyen enflasyon dışındaki faktörleri ele almanın zamanı geldi de geçiyor. Bunun adı öne sürüldüğü gibi "baskı!" falan değil. Bunun adı, piyasaları farklı bakış açıları ile çözüm üretmeye ve herkesi bulunduğu noktadan "elini taşın altına uzatmaya cesaretlendirmek" olabilir!