Bu sıralar devlet kurumlarının işleyişine, halkla ilişkilerine ve kamu hizmetlerinden duyulan memnuniyet derecesine çok dikkat etmek gerekiyor.
Bürokratların kalitesi kadar vatandaş odaklı çalışma anlayışı da önem taşıyor. Son dönemde bakanlıklardan belediyelere kadar hemen her kademede artık eskilerde kalması gereken "devlet merkezli zihniyetin" yansımalarına tanık oluyoruz. Yani... Vatandaş, bir problemle karşılaştığında hemen mevzuattaki karşılığını bulup çıkaranlara rastlanıyor da vatandaşın derdine derman olmayı önceleyen bürokratik çözümlere pek rastlanmıyor. Oysa AK Parti, 15 yılı aşkın süredir devleti idare etmekle birlikte devlet partisi olmadı. Her zaman milletin istek ve beklentileri doğrultusunda devleti yönetmeye, hatta dönüştürmeye uğraştı.
***
Madalyonun bir diğer yüzüne gelince...
Şöyle bir düşünelim...
Lise veya üniversiteye geçiş sistemindeki sıkıntılardan araçlardaki cam filmi meselesine kadar epeyce konu tartışıldı. Tepkiler geldi. Bu rahatsızlıklar
Cumhurbaşkanı'na kadar ulaştı. Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan, sade vatandaşın sesine kulak verdi. Yeni sınav modelindeki eksikliklerin giderilmesini, anormal vergi artışının gözden geçirilmesini, cam filmi cezalarının durdurularak ara formül bulunmasını istedi. Birilerinin iddia ettiği gibi bu doğru dokunuşlar bir "
kamuoyu yönetimi faaliyeti (!) değildi." Aksine, Cumhurbaşkanı, devlet adamlığı tecrübesi ile halkın haklı çıkışını görerek, halk odaklı icraat yapılmasını teşvik etti. Ki Sn. Erdoğan'ın tarzı başından beri de böyle idi. "
Millete rağmen değil, milletle" diye tanımlanabilecek bu samimiyet sayesinde geçmişte epeyce zorlu kararlar da hayata geçirilebildi.
Bu durumda AK Parti teşkilatları ve yerel yönetimlerinin yanı sıra, devlet kurumlarının tıkanıklıklarına müdahale edilmesi gereğini de not etmek gerekiyor.
***
Ve bir diğer husus...
Kamunun hizmet satın aldığı iş ve işlemler... Taşeronlar üzerinden sürdürülen kamusal hizmetler... Bu noktalarda da özel sektörün, giderek köhnemiş devlet zihniyeti ile çalıştığına, vatandaşa kötü davrandığına, işin niteliğinin yetersizliğine dair şikâyetler geliyor. Yer yer siyasi isimleri ileri sürerek güç devşiren ama verdiği hizmetin gerçekleri ile yüzleşmeyen aktörlere de çeki düzen verilmesi kaçınılmaz hale geliyor.
Baştan beri söylediğim gibi...
Gerek siyasette gerekse devlette yetki kullanan kimse, o gücün kaynağının millet olduğunu asla akıldan çıkarmamalı, empati yapmalı, zaman zaman kendini gözden geçirmelidir.