Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, genel başkanlığa dönüşünün hem ülke hem parti hem de kendisi açısından çok yararlı olacağını savunmuştuk.
Erdoğan'ın, temmuzda AK Parti Grup Toplantısı'nda öncü sinyallerini verdiği, son Karadeniz programında ise iyice belirginleştirdiği mesajları, Cumhurbaşkanı ile AK Parti arasında doğrudan bağ kurulmasının ne kadar gerekli ve önemli olduğunu teyit etti. Unutulmasın ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin, pek çok hükmü, 2019'dan itibaren yürürlüğe girerken "Partili Cumhurbaşkanlığı" düzenlemesi referandumla eşanlı olarak uygulamaya girdi. Bu kritik öncelik bile Erdoğan'ın, siyaset yapma biçimi açısından derslerle dolu. Zira Erdoğan, iktidara gelme yolunun parti ve teşki- lat olduğunu, milletle bütünleşen partinin ise ilelebet ayakta kalacağını çok iyi biliyor ve her fırsatta vurguluyor. Makamların, makam araçları rüzgârının, Ankara'dan güç devşirme oyunlarının günü kurtarmaya yetse bile uzun ömürlü iktidar hedefi için yeterli olmayacağını da en iyi Erdoğan görüyor. Zaten Sn. Cumhurbaşkanı'nın, bıraktığı parti ile bulduğu parti, hayal ettiği teşkilat ile karşılaştığı teşkilat arasındaki fark, sorunun kaynağına da çözüm noktasına da işaret ediyor.
Erdoğan, bundan üç yıl önce doğrudan milletin oyları ile Cumhurbaşkanı seçildiğinde, AK Parti'yi "evladı" olarak gördüğünü söylemişti. Ama "baba tam manasıyla başta olmayınca" siyasi evlatlar AK Parti'de yeni kadrolar oluşturmaya, yeni merkezler inşa etmeye yöneldiler. Hatta işi, "Cumhurbaşkanımız başımızda büyük ağabey gibi dursun ama fazla karışmasın! İhtiyaç olunca biz O'na danışalım" noktasına kadar götürdüler. AK Parti'deki bu eksen kayması, zamanla parti grubuna ve teşkilatlara kadar yansıdı. Cumhurbaşkanı parti grup toplantılarından, genel merkez yönetiminden uzaklaştıkça, boşluğu dolduran unsurlar AK Parti'nin mirasyedisi gibi davranmaya başladılar.