15 Temmuz darbe girişimi sonrası Ankara'da inanılmaz bir ziyaretçi trafiği söz konusu. Bunların içinde en dikkat çekici olanları ise emekli askerler. Daha doğrusu TSK'nın komuta kademesine kadar yükselip, kenara çekilenler. Peki, ne mi yapıyorlar? Görev dönemlerinde yapamadıklarını anlatıp, bana göre "günah çıkarıyorlar!"
Bir komutan düşünün ki... Şimdilerde televizyonlarda boy gösteren, darbe analizi yapan, askeri okullara ilişkin görüşler beyan eden... İşte onun dönemini bir başka komutan özetliyor... Diyor ki... "Elimizde matbu formlar vardı." Eee... "Askeri personelin evine giderdik, sosyal ortamlarda izlerdik. Eşinin başı kapalı mı, erkeklerle tokalaşıyor mu, moral gecelerine katılıyor mu, alkol alıyor mu?" diye notlar alır, o forma işlerdik. FETÖ'cüler, bizim iç istihbaratın böyle çalıştığını hesaba katmışlar, baktığımız ne kadar nokta varsa tam tersini yapmışlar, kendilerini gizlemişler! Özellikle genç nesli yeterince takip edememişiz! Kademe kademe yükselmişler, bir şekilde aradan sıyrılmışlar!
Tabii, mesele bundan ibaret değil. FETÖ'cü unsurlar, tüm kamu kurumlarında olduğu gibi TSK'da da kritik pozisyonları tutmuşlardı. Personel, istihbarat, harekat başkanlıkları gibi... Böyle bir tabloda kimi kime soracaksınız ki... Nitekim, bizler gazeteci olarak ne zaman TSK'daki FETÖ'cü yapılanmaya ilişkin soru sorsak... İlk zamanlar, "MİT ve Emniyet İstihbarat'tan rapor gelmiyor ki!" denirdi. Son zamanlarda ise her iki istihbarat kuruluşundan ulaşan bilgilere göre değerlendirme yapıldığı söylenirdi. Meğerse o değerlendirmenin emanet edildiği Genelkurmay Personel ve İstihbarat Başkanlıkları da aynı ekibin kontrolünde imiş. Her seferinde karşı tedbir almayı becerebilmişler!
Bu tabloyu doğrulayan bir başka hususu geçenlerde İçişleri Bakanlığı'nda dinledim. Emniyet istihbarat, Yüksek Askeri Şûra öncesi TSK'daki FETÖ'cü rütbelilerle ilgili bir rapor hazırlıyor. Raporu almak üzere Genelkurmay'dan gelen albayın da listedekilerden biri olduğu fark ediliyor. İşte o anda, "Listeleri güncellememiz gerekiyor" denilerek bir bahane uyduruluyor ve evrak o şahsa teslim edilmiyor. Sonrası mı? O da bizi 15 Temmuz gecesine götürüyor zaten!