Yaşadığımız olay, "Allah'ın belası FETÖ'cüler geldi, bizi perişan etti" diye geçiştirilecek bir olay değil. Veya "Her şey mükemmel gidiyordu, 3 FETÖ'cü darbe yaptı diye siz, sistemi bozuyorsunuz" yaklaşımı da kesinlikle doğru değil!
Dün, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık'la, TSK'daki yeniden yapılanmayı ve güncel eleştirileri konuştuk. Işık, Cumhuriyet hükümetlerinin gerçek anlamda ilk Savunma Bakanı olarak görülmeli. Onun da işaret ettiği gibi... "Bugün, Allah'ın belası FETÖ'cüler, yarın başkası olur!
Önemli olan kurumsal yapıyı değiştirmek ve denetime açmak."
Neden? "Çünkü, kötü öğretmen yoktur, kötü sistem vardır misali... Burada da kötü asker yoktur, kötü sistem vardır!"
***
"
Gelişmiş demokrasilerde MSB'nin yapması gereken işlerin neredeyse tamamını Türkiye'de, Genelkurmay yapıyor" diyen Işık, ibretlik bir örneği
de paylaştı bizlerle: "
MSB Müsteşarı Korgeneral idi. Talimat veriyorum. Gidiyor, Genelkurmay 2. Başkanı'na soruyor. Talimat alırsa yapıyor. Alamazsa benim talimatımın neden yapılamayacağını bana anlatıyor. MSB, fiilen Genelkurmay'ın şube müdürlüğü seviyesine düşürülmüş!"
***
Peki, "
TSK'daki bu kapsamlı reform bir günde mi hazırlandı?" Tabii ki hayır. Genelkurmay ve MSB'nin daha önce yaptığı çalışmalar vardı. Sadece bunların hayata geçirilmesi için adım atılamadı!
Bakan Işık'ın değindiği bir başka nokta da şu: "
Sadece Türkiye için değil, dünyada elinde silah bulunduranlarla ilgili en temel endişe kaynağı darbedir! 98 ülkede bilinen darbe sayısı 216. Batı, gücün tek merkezde toplanmasının ne kadar büyük sakıncalar doğurduğunu tespit etmiş ve gücün dengelenmesi konseptini getirmiş!"
Bakan haklı... "
Gücü tek kişide toplarsanız, o kişinin en küçük olayda 'Bunlar yanlış yapıyor. Elimde güç var, bunu düzelteyim'
demesini engelleyemezsiniz!"
Işık, bu gerçekten hareketle kendi görevini iki ana eksende tanımlıyor:
1- TSK'nın itibarını yükseltecek düzenlemeler yapmak.
2- TSK'yı bir daha darbe yapmayacak düzene kavuşturmak.
***
Ve çok speküle edilen bir diğer başlık: "
Emir- komuta zinciri bozulur mu?"
Işık dedi ki... "
ABD Başkanı istediği anda sadece Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri'nden değil, 9 Bölge Komutanlığı'ndan doğrudan bilgi alır ve talimat verir. Bu komutanların hepsi Başkan'a ulaşabilir, bilgilendirebilir. ABD'de emir komuta zinciri bozulmuyor da Türkiye'de mi bozulacak? Türkiye, 2007'deki seçimle fiili olarak başkanlığa geçti. Biz, 'Halkın seçtiği
Cumhurbaşkanı'na 'sen hiçbir şeye karışmayacaksın'
deme anlayışına sahip değiliz!"
Burada değinilmesi gereken husus ise
"
Askeri işlerde Genelkurmay ile kuvvet komutanlıkları arasındaki ilişkinin aynen devam edecek olması." Yani,
askerin asli görevinde emir komuta zinciri
bozulmayacak!
***
Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın kuvvet komutanlarına doğrudan talimat vermesine gelince... Bakan Işık, "
Bir Başbakan çok gerekli olmadıkça bir komutana talimat verir mi?" diye sordu ve bizim de katıldığımız şekilde cevabını verdi:
"
Başbakan'ı denetleyen bir kamuoyu ve medya var. Medya, Başbakan'ın aldığı her kararın ıcığını cıcığını araştırıyor. 15 Temmuz gecesi Eskişehir'de yaşanan olay, (Başbakan'ın 'Akıncı pistini
bombalayın' emrinin derhal yerine getirilmemesi
!) böyle bir şeyin gerekliliğini ortaya koyuyor!"
Ve son birkaç nokta...
Kuleli Askeri Lisesi binasının otel olması
gibi bir husus hükümetin gündeminde yok.
"
Paralel yapının prensi" denilen
adamların çok büyük kısmı doğuya hiç gitmemiş.
Terfilerde generaller alt rütbesindekilere
not verirken FETÖ mensupları hep belirli
isimleri yükseltmişler.
"
YAŞ'ta sivil ağırlığının olması liyakati arka plana iter" biçimindeki
itirazlara Bakan Işık'ın yanıtı: "
Liyakat mı kalmış kardeşim. Paralelciysen şak diye yükseliyorsun!"