Geçtiğimiz hafta sonu Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Özen'le bir grup temsilci sohbet ettik. Ele aldığımız konuların yelpazesi genişti. Üniversite hastanelerinin borçları, işletme sorunları, akademik personelin yeterliliği, bilimsel araştırmalara kaynak ayrılması, üniversitelerde iç barışın tesisi, soruşturma konusu olan malum bildiri, paralel yapının örgütlenme biçimi...
Haluk Hoca dedi ki "Hacettepe Üniversitesi'nin DNA'sı hasar aldı ama düzelteceğiz!" Bu cümleden hareketle, Hoca'nın verdiği bilgileri, gözlemlerim ve somut olaylarla birleştirerek devam edeyim...
Birinci konu, Paralel Devlet Yapılanması'nın Hacettepe'deki yapılanma biçimi. Burada üç ana damar dikkati çekiyor. 1- Teknokent üzerinden oynanan mali oyunlar. 2- Kastamonu Tıp Fakültesi'nin kadro imkânları kullanılarak Hacettepe'ye naklen yerleşme stratejisi. 3- Doçentlik ve profesörlük jürilerinde adama göre ayarlama.
Burada özellikle ele alınması gereken husus, "Hacettepe Teknokent!" Nedenlerine gelince... I- Teknokent'in yapımını üstlenen firmanın paralel yapıyla bağlantılı olduğu, yüzde 50- yüzde 50 gelir ortaklığı ile kurulan bağın daha sonra yüzde 70 firma lehine değiştirildiği, firmaya verilen doluluk garantisi nedeni ile üniversitenin aylık 611 bin dolar tazminat ödeme yükümlülüğü. II- Hacettepe'nin ismi kullanılarak kurulan Üstün Zekâlı Öğrenciler Koleji'nin, üniversitenin kurumsal kimliğiyle resmi ilişkisinin olmaması, velilerin bu gerçeği sonradan öğrenmesi ve okul gelirlerinin paralel patentli bir şirkete akmaya devam etmesi. III- Teknokent arazisindeki 1.300 yataklı misafirhane inşaatındaki usulsüzlükler, mevzuata aykırı arsa tahsisleri ve derinleşen adli soruşturmalar.