Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın oldukça yankı uyandıran ABD ziyaretinin siyasi ve askeri bölümü kadar "ekonomi" bölümü de önemli sonuçları beraberinde getirdi. Washington'daki temasları birlikte izlediğimiz Ekonomi Müdürümüz Şeref Oğuz, sağ olsun önemli perde arkası bilgileri paylaştı. Ben de bu yazıda onun bıraktığı yerden dikkate değer bazı detayları aktarmak istiyorum. Ziyaretin ekonomi penceresinden üç açıyı görmek lazım:
1- Türkiye'nin genel imajı.
2- Türkiye'deki yatırım fırsatları ve ekonomik ortam.
3- IMF bakış açısı ile Türkiye...
***
1- TÜRKİYE İMAJI NASIL DEĞİŞTİ: Washington'da, Türkiye'yi zorlayan, merkezine Cumhurbaşkanı'nın oturtulduğu, negatif lobi faaliyetleri yürütüldüğüne kuşku yok. ABD'nin başkentine indiğimiz anla ayrıldığımız an arasındaki en büyük fark, "
tek taraflı, eksik bilgiye dayalı ve peşin hükümlü" bir ortamda ezberlerin büyük ölçüde bozulması oldu. Malum odakların alttan alta çalışmasına, Türkiye ile ilgili en küçük olumsuzluğu alıp büyütmeye meyilli Amerikalı kimi kanaat önderlerinin tutumuna rağmen açık bir gerçek var: "
Yeni Türkiye!"
Beyaz Saray başta olmak üzere ABD'deki kritik kurumların tamamı Türkiye'nin ağırlığını asla hafifletemiyor. Türkiye'nin önemi, Türkiye'yi yönetenlerin önemi ile de örtüşüyor. Bir başka anlatımla Türkiye liderliğine bakıştaki önyargılar bile o liderliğin Türkiye ve bölgedeki gücü, milletteki karşılığı nedeni ile zayıflayıveriyor.
Ancak; bilhassa paralel devlet yapılanması meselesinin Kongre, medya ve ABD istihbaratı düzeyinde bıkıp usanmadan anlatılması, bu yapı ile mücadelenin Türkiye'deki yargı, medya ve sermaye gruplarına değen yönlerinin açıklanması, sermaye güvenliği ve basın özgürlüğü boyutundaki hassas ayrımın anlatılması zorunlu.
***
2- YATIRIMCI İŞTAHI: Küresel sistemdeki sıkıntılara, karşıt faaliyetlere rağmen Türkiye ekonomisi, yatırımcılar açısından heyecan yaratmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hitap ettiği trilyon dolarlık uluslararası şirketler topluluğunun birinci adamları da bu hususu vurguluyor. İsmi bende saklı dev bir bankanın yöneticisinin Erdoğan'a dönerek, "
Türkiye'de yapmak istediklerinizi anlıyoruz. Hatta Başkanlık sistemi önerinizin, bürokrasinin azaltılması, yatırımların önündeki engellerin kaldırılması, hızlı büyüme için yeni fırsatlar sağlayabileceğini düşünüyoruz" demesini ciddiye almak gerek. Veya bir başka CEO'nun, "
ABD ile AB arasında müzakereleri süren Trans Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması'na Türkiye'nin de taraf olması için sizin adınıza gönüllü çalışabiliriz" mesajı vermesi de iyi okunmalı.
Özetle... Türkiye, tüm güçlüklerine karşın orta uzun vadeli perspektifi ile küresel sistem için vazgeçilmezliğini koruyor.
***
3- IMF TÜRKİYE RAPORU: Bir dönem Türkiye'nin korkulu rüyası olan IMF'de de durum eskisine kıyasla çok farklı. Türkiye, IMF'nin nihai karar organı olan İcra Direktörleri Kurulu'nda ilk kez temsil ediliyor. Hazine eski Müsteşarı
İbrahim Çanakçı, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu grubu, IMF yönetiminde temsil ediyor.
Bir süre önce IMF Düzenlemesi'nin 4. Madde İncelemesi tamamlanmış, Türkiye ekonomisi ile ilgili kanaatler paylaşılmıştı. Diplomatik İngilizce ile yazılmış eleştirel cümleleri ve IMF şablonunu aşan değerlendirmeleri ise bir hafta on güne kadar okuyacağız. IMF uzmanlarının tespitlerini, Türkiye'nin yer aldığı ülkeler grubu icra direktörlüğünün analizlerini ve IMF Yönetim Kurulu'nun (IMF Board of Governors) nihai tespit ve önerilerini göreceğiz.
Bu aşamada vurgulanması gereken konu, yükselen piyasalar içinde yapısal reform ajandası, takvimi ve koordinatör bakanı olan, ekonomik programına toplumsal destek bulan tek ülke olarak Türkiye'nin prim yapması.