Türkiye-Rusya ilişkilerinin izleyeceği seyir, iç ve dış kamuoyunun ana merak konusu. Uçak krizinden sonra iki ülkenin en kritik teması 3 Aralık 2015'te Belgrad'da AGİT Zirvesi sırasında gerçekleşti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Rus mevkidaşı Sergey Lavrov'la yaptığı görüşmenin izdüşümünden ilginç sonuçlar çıkarmak mümkün. Buna göre,
1- Rusya, bilhassa Kremlin travmayı atlatmış değil.
2- Alelacele açıklanan ekonomik yaptırımların iki taraflı bıçak gibi işleyeceği Moskova tarafından giderek daha iyi anlaşılmakta.
3- Rusya, uluslararası arenada tezlerini anlatmakta ve ikna etmekte beklediği desteği bulamamakta.
4- Türkiye'ye karşı küresel diplomaside açık ve örtülü üç karta oynayacağını göstermekte... a) DEAŞ'in petrol ticaretinde Ankara'nın da rolü var! Bu iddia, Türkiye'nin bir şey söylemesine bile gerek kalmadan çürütülmekte. b) PYD ve PKK'ya hamilik arayışı... Rusya'ya kısa vadede bir partner kazandırsa da orta uzun vadede terör örgütleri ve uzantıları ile işbirliğini izah etmenin büyük maliyeti ortada. c) Ermeni soykırımı iddiaları. Rusya'nın, "Şimdiye kadar sesimizi çıkarmadık ama..." diye başlayan mesajlarının "şantaj" dışında değeri olmadığı açık.
5- Ancak... Her şeye rağmen, krizin kontrol edilebilir sınırlarda tutulması, Türk ve Rus halklarına çıkardığı faturanın azaltılması adına müthiş çabalardan da söz etmek mümkün. 2016'nın normalleşme adına sürprizler barındırdığı söylemek yanıltıcı olmayacak.