Siyasetteki büyük değişimler ne zaman olur?
Küresel sistemin yeni tasarımları ve güncellenmiş bölgesel planları olduğu zaman,
Ciddi ekonomik kırılmalar yaşandığı zaman,
Siyasetin ana damarlarının tıkandığı, kılcal damarlardan alternatif aktörlerle by pass düşünüldüğü zaman,
Toplumsal kafa karışıklığının arttığı, karamsarlığın hâkim olduğu, siyasi arayışların başladığı zaman,
İç barış, huzur ve gelecek birlikteliğinin sorgulandığı zaman...
***
Türkiye siyasi dinamiklerini sarsan, etkileri bugün de devam eden, sandığa da tesir edeceği görülen üç önemli meydan okumayı hatırlamak gelecek adına faydalı olacak!
1- Türkiye-İsrail İlişkileri: 2008'de İsrail ile Suriye'yi barışma noktasına getiren Türkiye profilinden, Gazze'nin bombalanması ile ağır yara alan (Aralık 2008), Mavi Marmara Saldırısı ile kopan (Mayıs 2010), İsrail tarafının özür dilemesine karşın tam manasıyla tedavi edilemeyen (Mart 2013), Mescid-i Aksa baskınıyla (Eylül 2015) yaranın yeniden kanatıldığı olaylar dizisi. Cenevre 1 (Temmuz 2012) ve Cenevre 2 (Ocak 2013) Konferansları'nda Suriye'nin geleceği üzerinde anlaşamayan uluslararası toplumun, Türkiye'nin çözüm önerilerine kulağını tıkaması ile bugün baş edilemeyen terör ve göç dalgası. İsrail- Suriye- Türkiye denkleminin ABD'nin de dahil olduğu siyasi ve ekonomik boyutu Türkiye'yi hâlâ baskı altında tutmaya devam ediyor. Gezi Olayları'nı, 17- 25 Aralık müdahale girişimini, Kobani kalkışmasını ve Kürt kartını da bu bölümde okumakta sakınca yok aslında.
2- Hizmet Hareketi-Paralel Yapı İhaneti: Adına ister Cemaat, ister Hizmet isterseniz üst aklın operasyonel uzantısı deyin... Yakın zamana kadar siyaseti sinsice manipüle eden, özel olarak örgütlenmiş bürokratik, parasal ve siyasal elitin iç ve dış destekle devlete el koyma planı ve süregelen direnci de gerçeklik olarak karşımızda duruyor. Ve Türkiye'yi paralize edebiliyor.
3- Çözüm Süreci: Teröristle mücadeleyi, terörle mücadele aşamasına taşıyan, siyasetçi- asker- yargı üçlüsünün devlet projesi olarak sahiplendiği, insan hakları temelinde demokratik entegrasyonu esas alan tarihi çaba da sekteye uğradı. Silahların devreden çıktığı siyasetin konuştuğu dönemin eşiğine kadar gelinmişken Türkiye ve Türk kamuoyu kanlı senaryonun yine hedefi oldu. Yani... Ülkenin dış ve iç kaderini tayin eden bu üç önemli dönüm noktasında genelde Türkiye, özelde
Tayyip Erdoğan ihanete uğradı.
***
Hafızalar bu kadar taze iken... Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sistem içindeki konuşlanma biçimini, belirli odakların onu hedefe koyma inadıyla birlikte ve dikkatlice değerlendirmek gerekiyor. Erdoğan, tek başına ele alındığında eleştirilebilecek konu ve gerekçeler bulunabilir. Neticede Türkiye'nin kabuğunu kırdığı 13 yıla damgasını vuran bir aktörden söz ediyoruz. Ama Erdoğan'ın tasfiyesini amaçlayan
"küresel oyun, paralel yapı kumpası ve terör kapanı" göz ardı edilemez. Bir an için Erdoğan'ın olmadığı varsayıldığında ana tablonun değişmeyeceğini ama Türkiye'nin kilit taşının kaldırılacağını ve tüm dengelerinin yerinden oynayacağını görebiliriz. Mesele sadece Erdoğan değil artık Türkiye'nin gidişatı meselesidir. İşte bu nedenle her ilde siyaset yapan tek kurum olan AK Parti'nin iç barışı ve kardeşlik hukuku, Türkiye'nin iç barışı ve kardeşlik hukuku ile özdeşleşmiştir. AK Parti'de kurucu lider ve kurucu irade birbirinden ayrılamaz, ayrılmamalıdır. Tabii ki hayati sınamalar, özeleştiri gereğine engel değildir. Bu uygun zamanlamaya bağlıdır.