Ağrı'da gerçekleştirilen "silahlı sandık provası" detaylı düşünmemiz gereken yönler içeriyor. Olay nasıl başladı, kim ateş etti, bölgedeki vatandaşlar ne yaptı? Mesele iyi etüt edildiğinde, "seçim güvenliğinin" öncelikli konu olduğu gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Doğu ve Güneydoğu'da Kürt kökenli vatandaşların tek temsilcisi olduğu iddiasıyla silahlı terör örgütüne yaslanan, batıda "Türkiye siyaseti" imajı ile demokratik sempati uyandırmayı hedefleyen "şizofrenik karakterlerle" karşı karşıyayız. HDP'nin seçim barajını aşması için uğraşan çevreler, doğudaki silahın gölgesini görmezden gelip batıdaki çınar ağacının altında buluşadursunlar, işin aslı öyle değil. Peki neden?
Cevabı gayet açık. Terör örgütü Ağrı dersinden sonra "üst akılla" yeni yöntemleri kullanmaya başladı da ondan. Silahlı unsurlarını "şimdilik" kaydı ile geri plana çeken o akıl, namluyu hatırlatan yeni taktiklerle sahada boy gösteriyor. Örneğin, muhtarları arıyor, "Önceki seçimlerde çıkan oy sayısını biliyoruz. Aman ha!" mesajı gönderiyor. Veya kırsaldan kentlere doğru kritik noktalarda can kaybını öncelemeyen bombalar patlatıyor. "Biz buradayız!" diye korku salmayı sürdürüyor.