Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la Bakü'deyiz. İkinci durağımız, NATO Zirvesi'nin düzenlendiği Cardiff (Galler) olacak. Erdoğan'ın, ABD Başkanı Obama ile burada yapacağı baş başa görüşme önemli sonuçları beraberinde getirecek.
Azerbaycan ise Türk dış politikasının devlet başkanları ve başbakanlar için planladığı geleneksel ziyaretlerde KKTC ile birlikte hem simgesel hem stratejik değeri ifade etmekte.
Öyle anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı Erdoğan daha çok dışarıya, Başbakan Ahmet Davutoğlu içeriye odaklanacak. Erdoğan bir yandan diplomatik temas trafiğini sürdürürken diğer yandan da 10 Ağustos Çankaya seçimlerinde en yüksek desteği veren illere teşekküre gidecek. Davutoğlu da AK Parti'nin il ve ilçe kongrelerinin yanı sıra 2015 genel seçimleri için hazırlanacak meydan konuşmaları ile önümüzdeki 10 ayda tüm Türkiye'yi gezecek.
***
Söz Başbakan Davutoğlu'ndan açılmışken ilk hafta performansına bakmakta yarar var. Nedeni gayet açık. Başbakan için yapılan "
aceleci değerlendirmeler!" Kabul ediyorum kulisler, parti tabanı hâlâ hareketli... Ancak, bu başarılı geçiş dönemini yorumlamak için elimizde somut iki beyan bulunmakta.
Birincisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, AK Parti 1. Olağanüstü Kongresi'nde verdiği mesaj. Yani, yeni anayasa yazacak siyasal ve sayısal çoğunluğa ulaşma idealinde "
Davutoğlu'na sahip çıkılması" gereği. Şayet başarısızlık yaşanırsa bunun bir kişiye değil tüm takıma maliyeti olacağı uyarısı.
İkincisi de Davutoğlu'nun, AK Parti Grubu'ndaki sözleri... "
Ortak aklın, ortak vicdanın temsilcisi olacağım. Bir sorunu, eleştirisi, önerisi olan bana gelsin. Hepinizi dinlemeye gayret edeceğim" vaadi. Bir başka deyişle "
Kimse karnından konuşmasın, ikilik yaratılmasın" çıkışı! Zaten şu ana kadar gelişmeler, alıcıları Erdoğan'a göre programlanmış AK Parti'de, ana ilkeler etrafında yeni genel başkana göre ince ayarlar başladığını göstermekte.
***
Peki, "
Bu özellikli dönemdeki olası kırgınlık, küslük veya kaygıların ilacı nedir?" Kuşkusuz "
Başarı!" Davutoğlu önderliğindeki AK Parti'nin Haziran 2015'te elde edeceği sonuç, her türlü senaryoyu açığa düşürecek tek kriterdir. "
Mutlak başarının ölçütü", anayasayı tek başına değiştirecek 367 milletvekiline ulaşmaktır. Yeni anayasayı referanduma götürecek "
330 ve üstünde milletvekili sayısı da büyük başarıdır." Her şeye rağmen "
300'ün üstünde milletvekili ile Meclis'e gelmek de başarı sayılır." Başarıyı etkileyecek 5 ana faktör söz konusudur:
1- Cumhurbaşkanı- Başbakan ilişkilerinde uyum, rol ve görev dağılımında ahenk. Bu dengenin kamuoyunda kabul görmesi.
2- Anayasal kurumlar arasındaki güç mücadelesi, özellikle güvenlik ve yargı bürokrasisinin yürütmeye yaklaşımı, bilek bükme inadının sürmesi.
3- Muhalefetle diyalog zemini bulunup bulunmayacağı. Cumhurbaşkanı'nın yemin töreni öncesinde yaşananlar, Başbakan Yardımcısı
Numan Kurtulmuş'un milletvekili andını okurken CHP'nin sergilediği tutum "
ortak payda yerine maalesef zıtlığın" hâkim olacağına işaret etmekte.
4- Fiyat istikrarı ve finansal istikrarın korunması, küresel finans koşullarından kaynaklanacak risklerin yönetimi ve sandığa gidilirken ekonomik büyümenin devamı.
5- Dış politikada, bölgesel sorunların alacağı şekil ile uluslararası aktörlerin kritik dosyalarda Türkiye ile birlikte yürüme arzusu.