Kurulu düzen mesajını oldukça net veriyor:
"Köşk'e çıkma!"
Olmadı...
"Köşk'e çık ama sistemle oynama!"
Yani...
"Statükoyu koru!"
Tabii ki beklenen cevabı alamıyor. Haliyle baskının dozu artıyor. Oyun içinde oyun kuruluyor. AK Parti'nin iç dinamikleri de fazlasıyla kurcalanıyor. Bu şartlar altında Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Çankaya istişare süreci, dönüşü olmayan yola benziyor. Köprünün ortasında iseniz kolay kolay geri dönemezsiniz, karşıya ya geçersiniz ya da geçersiniz!
***
Kuşkusuz siyasi gücü ve karizmasının yanı sıra halkın yarısından fazlasının desteğini alan bir ismin Köşk'e çıkması halinde devlet dengelerinde çok şey değişecek.
Fiilen yarı başkanlık modeline geçildiği andan itibaren "
anayasal stres testi" başlayacak.
Muhtemelen muhalefet, Köşk'teki Erdoğan'a karşı bayrak açacak. Sistem krizi tezine yatırım yapacak. Fakat ağustos sonrasında ortaya çıkacak tablo, ironik bir şekilde anayasa değişikliğini de gerektirebilir. Bir başka ifadeyle düne kadar başkanlık veya yarı başkanlık önerisi yüzünden yeni anayasadan kaçan muhalefet, Erdoğan'ın Köşk'teki gücünü sınırlamak üzere mecburen harekete geçebilir. Yürütmenin başı kabul edilen Cumhurbaşkanı, mevcut anayasayla kabine kurup, hükümet edebilir. Hatta yüksek yargı organları ve üniversitelere yapılacak atamalarla erkler arası geçişkenliğe yol açan kararlar da verebilir. İş ve işlemleri nedeniyle sorumlu da tutulamaz! Bu, hakikaten istisnai ve yönetilmesi oldukça zorlu bir kamu kuvveti demek.
***
Çankaya sürecinde öngörülebilir iki kritik durum söz konusu:
1- Cumhurbaşkanı'nın partisi ile resmi bağını kesmesi zorunluluğu.
2- Kemikleşen toplumsal direnç odaklarıyla, kutuplaşma eğilimini kıracak yeni bir söylem ve icraata kitleleri ikna etme güçlüğü.
Bu noktada AK Parti'nin yenilenme ve kabuk değiştirme kabiliyeti belirleyici faktör olacak. Başbakan Erdoğan'a göre; AK Parti asla ANAP'a dönüşmez. Neden? Çünkü bu iki hareketi birbirinden ayıran ana unsur, partilerin mayasında gizli. AK Parti, her şeye rağmen nefsini terbiye etmiş bir kadro hareketi. Kendi içinden muhalefet üretmez! Erdoğan, bu görüşünü ay başında Afyon'da yapılan AK Parti Kampı'nda da açıkça belirtti. Hatta Köşk'e çıkması halinde AK Parti'nin, ANAP'a dönüşebileceği kaygısını paylaşan kadın milletvekiline de tepki gösterdi.
Ama yine de "
siyaset boşluk kaldırmaz."
Belki de bu yüzden "
3-8-11 formülü" yeniden gündemde tutuluyor. 3'üncü ve 8'inci ayların takvimi malum. Martta yerel seçim eşiği aşıldı. Ağustosta Cumhurbaşkanlığı seçimi tamamlanacak. Meselenin bam teline de bu tarihten sonra dokunulacak. Erdoğan, Köşk'e çıkarsa Haziran 2015 seçimlerine kadar eldeki anayasa ile gitmek yerine Kasım 2014'te genel seçimi ve sistem dizaynını düşünür mü? "
Başbakan, seçimlerin zamanında yapılması ilkesinden hiç taviz vermedi.
Bu kez niye istisna olsun?" diyenler çoğunlukta. Ancak sistem yapısal değişime hazırlanıyorsa istisnalar kaideyi bozmaz!