Başbakan Tayyip Erdoğan, Almanya seyahati sonrası gündeme ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Başbakan Türkiye'ye dönüş yolunda soruları şöyle yanıtladı:
*
Gezi'den bu yana eylemlerde Alevi vatandaşların öne çıktığını veya çıkarıldığını görüyoruz. Almanya'daki gelişmeleri de dikkate alırsak, Türkiye'de Alevilerle ilgili bir planlama mı var?
Alevi vatandaşlarımızın arasında aslında Türkiye'de yeknesaklık yok. Farklı gruplar var. Almanya'dakilerin durumu ise Türkiye'deki Alevi vatandaşlarımızdan farklı. İsim vermeyeceğim ama bir ara CHP'den aday olmak isteyen, başarılı olamayan bir kişi var. Almanya'da bu işi kurcalayan o. Türkiye ile bunların kopuk olması oradan geliyor. Şu anda bizim Alevi vatandaşlarımızdan oy noktasında ciddi destek aldığımızı söyleyemem. Ama CHP'den sonra yine en fazla desteği biz alıyoruz. Yüzde 70'in üzerinde CHP'nin aldığı bir destek var. Biz yüzde 9 civarında destek alıyoruz.
*
Okmeydanı'ndaki yasadışı olaylarda can kayıpları oldu.
Son hadiselerde hayatını kaybeden iki gencimizin aslında ikisi Alevi değil, sadece biri Alevi. Fakat o Alevi gencimizin herhangi bir olaya karışmışlığı yok. Sadece cemevindeki bir cenaze törenine gitmiş, o sırada oluyor hadise. Diğerinin de hiç alakası yok. Ben, her iki gencimize de Allah'tan rahmet diliyorum. Böyle bir eylem ortaya konulmamış olsa, bu durum söz konusu olmayacaktı. O bölge ne yazık ki, DHKP-C terör örgütü başta olmak üzere bazı terör örgütlerinin kuluçka yuvası haline geldi. Tabii gereği yapılacak.
*
Alevi vatandaşlarla ilgili Hükümetinizin daha önce çalıştayları oldu. Bu kesimin kanaat önderleri ile görüşme planınız var mı?
'Böyle bir plan yok' diyemem. İlgili bakan arkadaşımın da bu yönde gayreti var. Bizim üzüldüğümüz şey şu: Onları daha kararlı görmek istiyoruz. Özellikle Alevi aydınlarımızın kararlılığı, birçok şeyi değiştirmeye yetecek. Onları terörize etmeye çalışan illegal örgütlere karşı Alevi vatandaşlarımızın duruşu çok önemli. Teröre bulaşanların içinde Sünniler yok mu? Var. Bunu da görmemiz lazım. Onların inanca yönelik duygularını kullanabiliyorlar mı, mesele budur. Buna izin vermemek lazım.
*
Cemevi ibadethane olarak tanınsın talebi mevcut.
Tanımlamalarda sıkıntı var. Diyanet diyor ki, 'Buna mabet diyemeyiz.' Türkiye'deki Alevi vatandaşlarımız, 'Ben, Müslümanım' dediğine göre, o zaman bir bölünmeye zemin hazırlamamak gerek. Cemevleri noktasında fikri birliğe kavuşamamış olsak da yapımına belediyeler aracılığıyla destek veriyoruz.
*
Diyanet'in kaldırılması teklif ediliyor.
Diyanet, anayasa hükmüdür. Şu anda böyle bir şeyin yapılması kabul edilebilir mi, edilemez mi? Böyle bir şey kabul edilemez.
*
Ülkede bir gerginlik yaratılmaya çalışıldı. Pensilvanya bu gerginliğin neresinde?
Pensilvanya, bu işin tam göbeğinde. Şu anda hangi taşı kaldırsan altında o çıkıyor. Farklı dini gruplarla dinler arası diyalog kurabilen Pensilvanya, kendi ülkesinde Müslüman kardeşleri ile diyaloğu kuramamış, onları çok farklı bir şekilde itham etmeye başlamıştır. Allah'ın, Kuran'daki kesin hükmünün, 'Ancak inananlar kardeştir' hükmünün gereğini yerine getirmiyorsun. Bu, düşündürücüdür.
*
Soruşturma süreci ne durumda?
Pensilvanya'daki zatın izinde olanlardan bazılarının Türkiye'den kaçmaya başladıklarını görüyoruz. Bu işin güçlü iki ayağı var. Yargı ve güvenlik. Ama çözeceğiz o işi.
*
'Bunların dersanelerini, okullarını bırakın' dediniz. Üniversite seviyesinde ise yatay geçişten de bahsedildi. YÖK'ün bir çalışması var mı?
İlköğretim orta, lise için hazırlıklarımız var. Yurtlar noktasında hazırlıklarımızı şimdiden yapıyoruz. Ama toplumda bir kompleks var. 'Evladımı ücretli bir okula gönderirsem daha iyi bir yere girer' diye. Devletin okulları bize yeter. Paralarına yazık. Pensilvanya'ya sermaye oluşturmanın anlamı yok.
'ALMANYA İYİ EV SAHİPLİĞİ GÖSTERDİ'
*
Köln'deki program coşkuluydu. 'Gelmeyin' kampanyasına rağmen gelinmesi de motive etmiş vatandaşlarımızı...
Bazı arkadaşların, 'Acaba gitsek mi gitmesek mi?' gibi yaklaşımları pek doğru değil. Herhalde Alman Hükümeti ve ilgilileri de bizim dikkatli bir şekilde verdiğimiz mesajları değerlendirecektir. Bizim kapalı salon toplantımıza gelenler, onların zannettiği gibi bir topluluk değil.
*
Son karalama kampanyasını neye bağlıyorsunuz?
Burada gerek bölücü terör örgütü gerekse 'Alisiz Alevilik' diye bir çalışma var. Bu çalışma acımasız bir şekilde devam ediyor. Bunlar ülkemize de nüfuz etmenin gayreti içindeler. Biz bunu defaatle Alman yönetimine bildirdik. Köln'de onların da mitingi vardı. Gerçi bize uzak bir yere vermişler miting müsaadesini. Ama bu, sadece bizim toplantımıza yönelik yapılan bir hareket.
*
Türkiye'de ve Almanya'daki bazı medya organlarının yazdıklarının tersine, Alman Hükümeti'nin karşılaması gayet iyiydi.
Oyunu bozması bakımından çok önemli. Yani, 'Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın Almanya'ya gelmesini istemiyorlar' denildi. Böyle bir hava hissettiniz mi? Korumasıyla, güvenliği ile her şeyiyle Alman yönetimi elinden geleni yaptı. Çok dikkatliydiler, iyi bir ev sahipliği gösterdiler. Ama tabiİ Türkiye'deki o bir kısım medya, Almanya'daki bir kısım medya ile adeta organize bizim oraya gidişimizi engelleme gayreti içerisinde oldu. Ancak, onların dediği gibi olmadı.
'ADAY HAZİRAN ORTASINDA'
*
Cumhurbaşkanlığı konusunda istişareleriniz tamamlandı mı?
İstişareleri henüz tamamlamadık. Hatta Almanya'daki STK'lar, 'Bizimle istişare yapmayacak mısınız?' diye sordu. Yurtdışındaki STK'ları da topluca iki üç grup halinde davet edeceğim. Türkiye'deki STK'larla da görüşmelerim olabilir. Önümüzdeki haftadan itibaren onları ziyaret etmeye başlayacağım. STK'ların da hepsini ziyaret edecek değilim. Göstereceğimiz aday hakkında kanaati belli olanları ziyaret etmek, zaman kaybından başka bir şey değildir.
*
Köşk adayınızı hangi tarihte açıklayacaksınız?
Mayıs sonu demiştik ama şu gelişmelerden sonra haziranın ortaları olabilir.