30 Mart Yerel Seçimleri'nin, 17 Aralık operasyonu deşifre olduğu andan itibaren "genel seçim" kimliği kazandığı söylenebilir. Nitekim dün Ankara Arena Spor Salonu'ndaki AK Parti Seçim Beyannamesi Tanıtım Toplantısı da yerel seçimin niteliğinin değiştiğini teyit etti.
Seçmenin, AK Parti ile diğer blok arasında tercihte bulunacağı tescillendi. Farklı amblemler altında seçime girseler de muhalefet partilerinin ortak paydada buluşturulduğu; farklı örgüt, yapı, kuruluş ve cemaatlerin de bu paydanın çizgisini kalınlaştırdığı özellikli bir süreçten geçmekteyiz.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "en önemli, en hayati seçim" vurgusunu, "Yeni Türkiye'nin İstiklal Mücadelesi" benzetmesini bu gözle okumak mümkün!
***
Kampanyaya ilişkin ayrıntılara değinecek olursak... AK Parti, seçim yönetimi konusunda en hazırlıklı siyasal kurum görünümünde.
Seçim şarkıları, sloganlar, spot filmler, 12 yıllık icraat eserleri, dijital belleğe yüklenen dokümanlar, yerel düzeyde verilecek mesajlar, seçmenle temas kurulurken özen gösterilecek noktalar, kullanılacak dil...
Hepsi detayları ile tasarlanmış durumda.
Kampanya döneminde "
hizmet ve eser siyaseti" kadar en güçlü kozun da ileri sürüldüğü bir gerçek: "
Recep Tayyip Erdoğan!" Televizyonlarda, radyolarda, meydanlarda dinletilecek seçim şarkılarında bu kez
Tayyip Erdoğan'ın şahsında karşılık bulan özellikler ön planda. Erdoğan'ın, "
göründüğü gibi olan", "
gücünü milletten alan", "
mazlumların sırdaşı", "
garibanların yoldaşı" vb özellikleri, seçmenin doğrudan gönlüne hitap eden yönler olarak belirlenmiş.
***
Seçimler "
yerel" ama gündem ister istemez "
genel!" Aslında bunu zorunlu kılan faktörler de var. 30 Mart'ta oy verecek 52.7 milyon seçmenin 42.5 milyonu (yüzde 80'i) 30 büyükşehirde yaşıyor. Yani, eskiden İl Genel Meclisi bazında ölçülen oy oranları için bu iller ayrı bir gösterge kabul edilecek.
***
AK Parti kurmaylarının, seçim öncesinde "
paralel yapıdan" kaynaklanacak risklere karşı geliştirdiği strateji de dikkatlerden kaçmadı.
Burada iki konu üzerinde çalışılmış:
1- Yeni kasetlere veya günlük dedikodulara takılmadan asli gündeme "
seçime ve seçmene" odaklanmak. Gerilimden, polemikten uzak durmak. Yapılan eserleri anlatmak.
Geleceğe ilişkin idealleri paylaşmak.
2- "
Tabandaki iyi niyetli hizmet erbabının", Başbakan'ın ifadesi ile "
tavanda ihaneti tescillenen yönetim yapısını" sorgulamasını sağlamak.
Ne CHP ne MHP ne de BDP. Hiçbir siyasi veya sivil oluşum cemaat kadar il, ilçe, köy, mahalle hatta ev düzeyinde örgütlü değil!
Seçim beyannamesinin içeriğine baktığımızda ise herkesi ve her kesimi içine alan büyük bir başlık söz konusu: "
Büyük Medeniyet Yolunda İnsan-DemokrasiŞehir."
Aynı zamanda 2004'ten bu yana AK Parti belediyeciliğinde eksik kalan boyut da ihmal edilmemiş:
"
İnce işçilik", "
Şairlere, ressamlara, mimarlara ilham veren şehirler..."
Ve... Gezi'den çıkarılan dersler: "
Katılımcı belediyecilik!"
Tabii ki "
Hizmet esaslı, çevre dostu, sosyal ve kültürel yerel yönetim anlayışı!"
Özetle...
17 Aralık'tan bu yana tanık olduğumuz olayların, kayıtdışı siyasetle harmanlandığı kritik bir seçim yaşanacak. Neden? Çünkü...
"
Hesap veremeyen, hesap soramaz!"