Şimdi senaryonun ilerleyen sahneleri daha net görülüyor. Hedef, 30 Mart'a kadar Türkiye'yi diken üstünde tutmak!
Bu kapsamda açılan kartlar da belli:
"AK Parti'de çözülme olacak" dedikodusuna taraftar bulmak.
İller ve adaylar bazında spekülasyon üretmek.
Yüksek Seçim Kurulu'nu baskı altında tutmak.
Ekonomik istikrara dair tereddüt yaratmak!
***
Önce, parti içi dinamiklere dair bir iki söz söyleyelim. 17 Aralık süreci, kitlesel her partide yaşanan rahatsızlıkların, kişisel kırgınlıkların arka plana atılmasına vesile oldu. AK Parti'de üzerine yatırım yapılacağı düşünülen isimler, -sanılanın aksine- bugünkü olayları partinin yenilenmesi adına fırsat olarak görüyor. Bir başka ifade ile Başbakan'ın taviz vermediği üç dönem kriterinin korunması ile AK Parti'nin 2023 yolculuğunu sürdürebileceğini savunuyor. Ve şöyle diyor:
"
Tecrübeye ihtiyaç duyulursa, bunun için illa Meclis'te olmaya da gerek yok... Nihayetinde vatandaş Tayyip Erdoğan'ın partisi diye oy veriyor.
Birçok isim de Erdoğan markası altında parladığını biliyor!"
Bu önemli tespiti bir kenara not etmekte fayda var. Bilhassa, AK Parti kurumsal kimliği ile Erdoğan'ı ayrıştırmaya çalışan odaklar için anlamlı mesaj değeri taşıyor.
***
İkinci husus, "
AK Parti bazı illerde adaylarını çekecek!" iddiası. Aslında, AK Parti'ye yönelik kurgu biraz daha farklı.
Özellikle adaylar kesinleştikten sonra, isim bazında komplo kurulması ve o ilde AK Parti'nin yarıştan çekilmesi gibi.
Neyse... İşin bu tarafı zaten dikkatle izleniyor.
Öte yandan Başbakan, "
fevkalade bir olaya veya yasal anlamda bir gelişmeye" karşı hazırlıklı görünüyor. Diyor ki...
"
Adayımız için 'Tertemizdir ama son anda böyle böyle bir gelişme oldu'
denebiliyor.
Veya vatandaşlar bize ilginç şeyler getirebiliyor. Bunlar incelenir.
Hakikaten böyle mi? Biz ayrıca bir kamuoyu yoklaması daha yaptırırız.
Eğer gelen ihbarlar doğruysa o adayla seçime gidemeyiz. Ama bu tür dedikodulara inanmayın!"
Ek olarak belirtelim...
Başbakan, İstanbul ve Ankara için rahat.
İzmir'de
Binali Yıldırım'ın kabul gördüğünü, Diyarbakır'da makasın daraldığını, Van'da güzel gelişmeler olduğunu anlatıyor.
***
Üçüncü konu, çok hassas. YSK'nın seçim sistemi yazılımı ve seçimin güvenliği boyutu özel olarak ele alınıyor. YSK'nın, paralel hesapların hedefi olabileceği kaygısı duyuluyor.
AK Parti, sandıkların açıldığı andan itibaren hiçbir endişeye yer bırakmayacak tedbirler alıyor. Sandık bazında çok yönlü teyide imkân sağlayan parti içi özel bir program test ediliyor.
***
Son konu, piyasalarda "
tansiyonun yükseltilmesi", reel sektörde "
ne oluyor?" sorusunun sorulması ve sade vatandaşın günlük ekonomik gelişmelere "
aşırı duyarlı hale getirilmesi" ile ilgili... Huzursuzluk algısının yerel seçime kadar devam ettirilmesi ise "
milli iradeyi çarpıtma" girişiminin ana hareket merkezi. Bu oyunu oynayanlar, Türk halkının hâlâ enflasyondan çok döviz kuruna duyarlı olduğunu göz önünde tutuyor. "
Merkez Bankası da faiz artışı da çare olmadı" izlenimi uyandırıyor. "
Sorun siyasi" algısını yerleştirmeye ve siyaseti dizayn etmeye uğraşıyor.
Netice...
30 Mart'a kadar çok sıcak günler bizi bekliyor. Ve Ankara, her karanlık senaryoya karşı teyakkuzda duruyor!