Türkiye'nin önündeki en büyük demokratikleşme projesi aslında "Yeni Anayasa!" Ancak iki yıla yaklaşan anayasa yapım süreci, ülkenin genel siyasi havasından fazlasıyla olumsuz etkilendi. AK Parti'nin "Yeni Türkiye tasarımı", CHP'nin "Cumhuriyeti eski formatı ile koruyup kollama çabası", MHP'nin "Türk kimliğini yaşatma iddiası", BDP'nin "Etnik taviz koparma manevrası" iç içe geçti.
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'in deyişiyle iş geldi, "Yeni Türkiye'nin ilk anayasası ile eski Türkiye'nin son anayasası" tartışması arasında sıkışıp kaldı.
***
Koca yaz tatili de gelip geçti. Ancak bir arpa boyu yol alınabildi. Başbakan'ın, "
Hiç olmazsa üzerinde mutabakat sağlanan maddeleri Meclis'ten geçirelim" çağrısı da karşılıksız bırakıldı. Ama bu hamle bütünüyle akamete de uğramadı. Son günlerde siyasi kulislerde, "
sürpriz anayasa değişikliği" ihtimali yeniden konuşulmaya başlandı. Özellikle CHP'nin, "
şartlı anayasa tadilatına" yaklaşabileceğini söyleyenlerin sayısı artıyor. Ve bu konu ilginç bir şekilde "
tutuklu vekil" sorunu üzerinden gündeme getiriliyor. Yani, "
milletvekili dokunulmazlığı" yeni bir tanıma oturursa, CHP'nin temel hak ve özgürlüklerle sınırlı olmak üzere yeni anayasaya destek verebileceği sinyali alınıyor. Tabii bütün bunlar, özel sohbetlerden aktarımlara, nabız yoklamalarına, parti içindeki farklı grupların siyasi projelerine dayanıyor.
***
Unutmayalım ki
Mustafa Balbay ve
Mehmet Haberal'ın TBMM'de bulunması arzusu, CHP açısından prestij meselesine dönüştü. Yasama döneminin başlangıcındaki yemin krizi, iktidar partisi ile imzalanan protokol, Ceza Muhakemesi mevzuatında yapılan değişiklik dahi CHP lideri
Kemal Kılıçdaroğlu'nu, istediği neticeye ulaştıramadı. Üstelik "
tutuklu vekil sendromu" MHP ve BDP'yi de kuşatmasına karşın, daha çok CHP tabanında özel anlam kazandı.
Haberal, Ergenekon Davası'nda ilk derece mahkemesinden çıkan kararla ceza aldı. Tutuklu kaldığı süre, delil durumu vb dikkate alınarak tahliye oldu ve Meclis'te yemin edebildi. Buna rağmen Haberal'ın siyasi geleceği de Yargıtay'ın, Ergenekon dosyasında vereceği nihai karara endeksli. Bir bakıma pamuk ipliğine bağlı. Balbay ise cezanın ağırlığı nedeni ile Meclis'e gelemediği gibi kesinleşecek yargı kararına göre belki de bu şansa hiç sahip olamayacak.
***
Peki bu durumdan nasıl bir çıkış yolu bulunacak?
İddialara göre, CHP içi dinamikler Ergenekon kararı kesinleşmeden, milletvekili dokunulmazlığını yeniden tanımlayıp, örneğin hükmün infazının yasama dönemi sonuna bırakılmasını sağlayıp Balbay'ı da Parlamento kürsüsüne çıkarmaya çalışıyor. Bu girişim, AK Parti'de "
kabul edilebilir" bulunursa, kapsamlı bir anayasa değişikliği paketinin olabilen en geniş uzlaşma ile TBMM'den geçebileceği savunuluyor. CHP'deki zihni egzersizin sahipleri kendi kulvarında ne kadar mesafe alır bilinmez! Lâkin, AK Parti giderek Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na atfettiği değeri azaltıyor. Bu yelpaze, "
Komisyon'un anlaştığı maddeler Meclis'e gelsin" beklentisinden başlıyor ve umudun tükendiği sınıra yani "
Bu Komisyon istenen hedefe varamayacak ama gittiği yere kadar gitsin" noktasına varıyor!
Ne diyelim?
Çıkmadık canda umut vardır. Demokratikleşme Paketi'ni beğenmeyen "
Anayasa Paketi'ne sarılır!"