O zamanki adıyla "vergi denetmenleri" ile tanışmam 1993'e kadar gidiyor. Denetmenlerin, Marmara Oteli'nde düzenlediği "kayıt dışı ekonomi" konulu panelde konuşmacı idim. Hesap Uzmanları, Maliye Müfettişleri ve Gelirler Kontrolörleri üzerine bina edilen eski Maliye Bakanlığı sistemi içinde denetmenlerin davetine pek ilgi gösterilmezdi. Bu demektir ki şimdilerde mali idareden ahkâm kesen bazı arkadaşlar ya mesleğe başlamamış ya da aday memurdu.
Üstatları da iyi bilir, 20 yıldır farklı modeliteler içinde vergi denetiminin tek çatı altında toplanması gerektiğini dile getirdim. Maliyedeki "kurulculuk" anlayışının "kast" sistemi oluşturduğunu anlattım.
Buna karşın geleneklerin yaşatılmasının, usta-çırak ilişkisinin korunmasının, vergi denetimi yapacak isimlerin iyi yetişmiş, özgüvenli, gözü tok, komplekssiz olmalarının önemine de işaret ettim. Sayısal artış kadar nitelik boyutunun da göz ardı edilmemesi gerektiğini savundum.
Geç, güç ve sancılı da olsa sürecin ilk aşaması tamamlandı, "Vergi müfettişliği" kurumu hayata geçti. Denetim standarda bağlandı, profesyonelleştirildi. Gelin görün ki, son günlerde bana ulaşan elektronik postalar henüz zihniyet devriminin tamamlanamadığını gösteren ipuçlarıyla dolu. Rövanşist duyguların ve bürokratik şövenist yaklaşımın temsilcisi gibi davranan sonradan müfettişlerin tutumları mükellefler adına kaygı verici.
Umarım sayıları istisnadır. Zira vatandaş vergi denetiminin adil ve tarafsız olmasına bakar, hangi sıfatla icra edildiğine değil.