CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile milletvekilleri, işadamları ve gazetecileri taşıyan özel uçak Pekin Uluslararası Havalimanı'na doğru alçalıyor. Çin Komünist Partisi'nin daveti ile gerçekleşen program üç ayaklı; PekinŞanghay- Urumçi... Başkentte hava puslu. Pekin'de son yılların en kirli havası olduğu bilgisi veriliyor. Hafta içi tek-çift plaka uygulaması yapılıyor. Özel otomobiller sadece hafta sonu kullanılabiliyor.
***
Alana iner inmez, 16 yıl öncesine dönüyoruz. 1996'ya. Dönemin Devlet Bakanı
Ayfer Yılmaz'la geldiğimiz Pekin artık bambaşka. 1990'ların ortalarında uluslararası standartlarda tek alışveriş merkezi bulabildiğimiz bu megakent, yeniden inşa edilmiş... O tarihte Ankara- İstanbul- Münih- Bangkok- Pekin hattını takip edebilmiş, 30 saatten fazla uçmuştuk. Bu
coğrafyada THY'nin adı bile yoktu. Oysa bugün
'Değişen Türkiye' her yerde hissediliyor. Artık İstanbul'dan, Pekin- Şanghay- Hong Kong ve Guangzhou'ya direkt seferler var. Ve uçaklarda yer bulmak mümkün değil.
***
Kılıçdaroğlu'nun Çin seyahatinin ikinci durağı Şanghay, gerçekten göz kamaştırıcı. Gelişme hızı etkileyici. Ancak tablo ne kadar cazip olursa olsun insan yine de 'demokrasi içinde gelişmenin erdemini' düşünmeden edemiyor. Türkiye bu nedenle ayrışıyor. Görkemli binalar, teknolojideki atılım 'insan odaklı' olduğunda anlam kazanıyor.
***
Küresel krizde ön plana çıkan iki ülke olarak Türkiye ve Çin giderek daha da yakınlaşıyor. 2012 Türkiye'de 'Çin Yılı' idi. 2013 Çin'de 'Türk Yılı' olarak kutlanacak. Ama Türk tarafı programın içini henüz doldurmuş değil!
Gerek Sincan-Uygur Bölgesi'ndeki hassas dengeler gerekse ticaret hacmi Çin için Türkiye'yi özellikli kılıyor. Çin, 240 milyar dolarlık ticaret fazlasının, 20 milyar dolarını Türkiye'den kazanıyor.
***
Çinliler, dünya liderliğine giden yolda, özellikle Uygur bölgesinin küresel hesaplara konu olabileceğini, bölünme senaryoları ile hızlarının kesilebileceğini öngörüyor. Pekin yönetimi, Ankara'nın bu 'oyunu bozabilecek' güçte olduğunu bilerek hareket ediyor. Türkiye'den gelen ana muhalefet partisine biraz da bu gözle ev sahipliği yapıyor.
***
Birkaç cümle ile CHP'nin gezi performansını özetlemek gerekirse... Parti yöneticileri arasında görev dağılımı vardı, lakin gerçek manada elini taşın altına koyan isim Erdoğan Toprak'tı. Genel manzara ise biraz karışıktı. Kılıçdardoğlu'nun ekibinde uyumdan ziyade birbirini 'kollama' güdüsü hâkimdi. Yani 'Genel Başkan'a yakın durayım' telaşı pek çok şeyin önüne geçmişti. Bu yüzden organizasyon kâğıt üzerindeki kadar sahaya yansımadı. Biraz Çinlilerin yönetim tarzından biraz Pekin'deki Türk diplomatik misyonunun çalışma anlayışından biraz da CHP'lilerin acemiliğinden kaynaklanan aksaklıklar dizisi heyetin peşini bırakmadı. Ama yine de ana muhalefetin dışa açılması önemliydi. Zira bilgi, görgü, deneyim böyle gelişiyor. CHP'li vekillerin dediği gibi, 'Bir türlü iktidar olabilir algısı yaratılamıyor!' Neden? Çünkü 'CHP, iyi yönetebilir' izlenimi veremiyor. Hal böyle olunca, mevcut kadronun Türkiye'yi idare etmesi zor görünüyor!