Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Lanetli terör

Bu, öyle lanetli bir problem ki..
Tam, "Bohçanın dört ucu bir araya getirildi" dediğiniz anda, başka bir yerden patlak veriyor. Terörle mücadele "anahtar elimizde" diye düşündüğünüzde dahi kapısı kilitli ama dört tarafı açık "Nasrettin Hoca Türbesi"ne dönüşüveriyor.
Bu noktada iç ve dış sahada kritik gelişmeler ön plana çıkıyor...
İçeride,
a) Uludere bombalaması b) KCK soruşturması nedeniyle MİT'i hedef alan süreç. Bugün her iki olayın planlı olma ihtimali, yol kazası olma ihtimaline göre daha ağır basıyor. Nedeni çok açık...
aa) Uludere'de 34 vatandaşın hayatına mal olan bombalar, 28 yıllık terörle mücadele boyunca Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ilk ciddi "sivil kayıplarıydı." Hem terörle mücadelenin kimyasını bozdu hem de örgütün silahlı kapasitesini kırma iradesini sekteye uğrattı.
bb) Operasyonlar sürerken MİT'le KCK'yı aynı fotoğraf karesinde görme ısrarı bugün "istihbarat zafiyeti" olarak tartışılmaya başlandı..

***

Tabii dışarısı da boş durmadı...
a) İran. Nükleer programı nedeniyle Washington ve Tel Aviv'in askeri hedefi konumundaki Tahran, Türkiye'nin rolünü doğru okumadı.
Özellikle Malatya Kürecik'te NATO radar üssü kurulmasına izin verilince Ankara'nın hasmı olmayı tercih etti. PKK'nın etkisizleştirilmesinde İran sınırının eskisine göre daha güvensiz olduğu artık açık bir gerçek.
b) Irak. Türkiye ile ilişkileri gerilen Şii eksenli merkezi hükümet, İran'dan Suriye'ye uzanan silah trafiğini kesmedi. Bölgesel Kürt Yönetimi ise Bağdat'la yaşadığı problemler nedeniyle Ankara'ya yaklaşmış gibi yaptı. Ama ne Kandil'le bağlarını kopardı ne de Suriye'deki Kürt grupları manipüle etmekten geri durdu.
c) Suriye. Kendi halkına savaş açan Esad rejimi, siyasi ömrünü uzatmak için ülkesindeki güvenlik sorunlarını komşularına ihraç etmeye çabaladı.
d) İsrail. Mavi Marmara katliamı nedeniyle özeleştiri yapmak yerine gerek teknolojik gerekse istihbari desteğini keserek, Ankara'ya terör üzerinden bedel ödetmeye yöneldi.
***

Siyasi partilere gelince...
1- Şemdinli'deki BDP-PKK buluşması gösterdi ki... BDP'liler, dağ yolunda kimlerle kucaklaştıysa aslında onların vekili konumundadır. BDP, tüm Kürtleri temsil etmemektedir. PKK'lı teröristleri bağrına basanlar samimi değildir. Gerçekten çözüm isteselerdi, kadınlı erkekli o grubun omzundaki silahları alır, dağdan inmelerini teşvik ederlerdi. Sadece Şemdinli'deki görüntü bile terör örgütü ile iç içe geçen bir partinin kapatılması için yeterli. Lakin parti kapatma, siyasetçi yasaklama çözüm değil.
2- MHP. Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin yaklaşımı başından beri silahlı mücadele ağırlıklıydı, öyle olmaya devam ediyor. Ama kan dökülen o coğrafyada MHP hâlâ siyaseten var olamıyor. Tek şans, Bahçeli'nin provokasyonlar karşısındaki uyarısı ve bin yıllık kardeşlik vurgusu yapması.
3- CHP. Kürt sorunu konusunda somut çözüm önerisi olmayan CHP, "konuşalım" derken sanki ikircikli tutum içinde. Hem sahildeki oyları kaybetmeyeyim ve siyasi fatura ödemeyeyim hem de çözümün parçası gibi görüneyim sınırlarında dolaşmakta.
4- AK Parti... İç ve dış kuşatma karşısında iyi niyetli her girişim direkten döndüğü için ister istemez teröristle mücadeleye ağırlık verdi. 30 Eylül Kongresi her açıdan yenilenme fırsatı. Aksi takdirde sadece olayların arka planını açıklayan ama çözüm üretemeyen çizgiye takılıp kalma riskiyle karşı karşıya...
Ve elde kalan tek teminat.
"Türkiye'nin sağduyusu."
Ama o duyguların da aşınabileceğini gözden uzak tutmamak kaydıyla...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA