Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Demokratikleşme ama nasıl?

Demokratik soluklanma günümüz Türkiye'sinin en hassas gündemi. Ama bu konuda birbirine zıt iki eğilim belirginleşiyor:
Birinci grupta, demokratikleşmeye inanan sessiz çoğunluk ile cari süreci camiasına göre yorumlayıp sahip çıkan nitelikli azınlık mevcut.
İkinci grupta ise dışlanmışlık hissiyle korkuya kapılanlar ile organize güçler yer alıyor.
"Evet, demokratikleşiyoruz" diyen gruplar arasında da ton farkları göze çarpıyor.
Öteden beri siyasetin merkezinde konuşlanan geniş bir kitle siyasi ve ekonomik istikrara göre yol tutturuyor. Yıllarca darbe ikliminde yaşamış olan bu nesil sivilleşmenin nimetlerini yeni yeni keşfediyor.
Darbelerden mağdur olmuş bir diğer kesim ise konjonktürü değerlendirip, şekil vermeye, siyasetin yeni merkezine oturmaya çabalıyor. Devlete ve bireylere format atan kimliğiyle ön plana çıkıyor.
"Gidişat iyi değil. Tutuklamalar, dinlemeler, şiddete bulaşmadığı halde hapse atılanlar giderek artıyor" diyenler de kendi içinde ayrışıyor.
Muhafazakâr sağ içinde konuşlanmayan bu kitleler "samimi kaygılı" profil çizerken,
İdeolojik takıntılı, siyaseten çapsız, icraatında başarısız organize gruplar daha çok alternatif medyada örgütlenerek samimi kitleleri manipüle etmeyi sürdürüyor.
Netice olarak...
Kişiye veya senin-benim adamıma göre demokratikleşme olamayacağı gibi muhalifleri hedef aldığı izlenimi veren hamleler de uzun ömürlü olamaz. Usul hataları, esası gölgeledikçe uçlara savrulma eğilimi de önlenemez.
İşte bu nedenle "demokratik soluklanma" aynı anda hem "demokratik arınma" hem de "demokratik nezaket" gerektiriyor.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA