Türk dış politikasının hassas gündem maddesi haline gelen Suriye'de, iki ülkenin tutumu gerçekten ilginç. İkisi de mazisi ile yaşayıp, büyüklük gösterisini sürdürme telaşında. Aslında o ülkeleri, küresel sistemde hala ayakta tutan kozları da var. Örneğin, ikisi de BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi. İkisi de nükleer güç. Biri, enerji kartını diğeri ise sömürgecilik kültürünü sürekli masada tutabiliyor.
Sözünü ettiğimiz ülkeler "Rusya ve Fransa"...
Dünya yeniden kurulurken, ısrarla "buradayız" mesajı vermeleri şaşırtıcı değil. Lakin Ortadoğu coğrafyasında Soğuk Savaş döneminin tüm taktik manevraları denendi. Bilinen sıcak çatışma senaryoları da sahnelendi. Netice değişmedi. Şimdi sonuca etki edecek olan husus, kaba güçten ziyade "yumuşak güç!" Kuşkusuz, güçlü ekonominiz, güçlü ordunuz, üretken sanayiniz, etkili siyasetiniz olacak. Ve onların yanına "demokrasi, laiklik, insan hakları, hukukun üstünlüğü" değerlerini eklemediniz mi, kalıcı başarı şansınız yok. Handikaplarına rağmen, Türkiye'yi bu bölgede farklılaştıran yönler de bunlar işte.