Muhalefetin erken seçimi hedefleyen taktik kartı ile iktidarın anayasa değişikliği için referandumu göze alan reform kartı aynı anda açıldı. Aslında, erken başlayan siyasi manevraların ardında, sandık hesabı kadar Çankaya Planı da gizleniyor.
CHP ve MHP kurmayları, AK Parti'nin eridiğini ileri sürerek, bugünden seçmenin bilinçaltına oynuyor.
AK Parti taktisyenleri ise "CHP+ MHP" formülü bile bize yetişemiyor" bilgisini verip "muhalefet umut değil" fikrini aşılamaya çalışıyor.
Kuşkunuz olmasın bir süredir servise konulan genel seçime dönük anket sonuçlarını, Çankaya Köşkü'ne 2012'de kimin oturacağı senaryoları izleyecek. Hatta şimdiden, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasına nasıl girileceğine dönük kurgunun ipuçları alınıyor. Muhalif tüm unsurlar, eğer Gül-Erdoğan ekseninde gedik açılabilirse, bu boşluktan kolaylıkla girilebileceğini, tablonun değişebileceğini düşünüyor. Ertelenmiş Çankaya mahsuplaşması, kaleyi yeniden fethetme güdüsünü tetikliyor.
***
Gerçekten de adı konmadan içten içe cereyan eden çekişmenin ve yeni saflaşmanın özünde reis-i cumhurun kim olacağı merakı yatıyor. Gül-Erdoğan ikilisinin en zorlu testlerden geçmiş ilişki biçimi, Cumhurbaşkanı-Başbakan formatında da oldukça dikkatli, dengeli, alan ve yetki sınırlarını gözeten tarzda süregeldi. Hal böyle iken iki yıl sonrasındaki yapıyı tasarlayan toplum mühendisleri, ülkeyi
"siyah- beyaz" zıtlığına sürüklemek pahasına o binanın temeline neler atmıyor ki?
"Siyasi küskünleri, Ergenekon sürecindeki aktörleri, hukuki sınırları zorlayan soruşturmaları, kozmik odaları, askere sivil yargı ataklarını, asimetrik psikolojik harekâtları, açılımda yaratılan manzaraları, telefon dinleme sendromunu, Tekel işçilerini, vergi incelemelerini, domuz gribi aşısı spekülasyonlarını, eczacıları ve özel hastaneleri..." Yani ne ararsanız var.
***
Ülkenin demokratikleşmesi için sergilenen irade, geçen dönemde rahatsız ettiği tüm elitlerin ortak cephe taarruzuna maruz kalabilir. Ve maalesef yine TSK gündeme oturabilir. Özellikle, Ağustos 2010'da şekillenecek komuta kademesine dayalı arayışlar hız kazanabilir.
Zira o kadro
"genel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi ve sivil anayasa" kritik virajlarında işbaşında olacak. Muhtemelen dün yaptırılamayanları yarın icra etmek isteyen zinde güçler ilk fırsatta sahneye çıkacak.