2010 yılının ana gündem maddesi "demokratik alanın genişletilmesi" olacak. Sakın yanlış anlaşılmasın, demokratik standartların yükseltilmesi sadece Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilintili ve sınırlı değil. Derdine çözüm arayan Tekel işçisine yönelik muamele de bu kapsamda, terör örgütü PKK'nın şehir yapılanmasında rol aldığı iddiasıyla kelepçeye vurulup Guantanamo'daki gibi kuyruğa sokulan insanlar da. Soruşturma savcılarının siyasetten bağımsızlığı ve tarafsızlığının teminat altına alınması da bu kapsamda, sadece aleniyet kazanmış bilgi ve belgeleri kalem ustalığı ile kamuoyuna aktardığı için hapis cezası ile karşılaşan Şamil Tayyar ve benzeri gazeteciler de...

***
2010'da Türkiye'nin gündemini büyük olasılıkla ABD eksenli dış siyasi ve ekonomik gelişmelerin içeriye yansıması belirleyecek. ABD, askerlerini Irak'tan çekecek, İran üstündeki baskıyı artıracak. Ermenistan ve İsrail'le Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesine ağırlık verecek. Hal böyle olunca karşılıklı çıkar dengesinin yönetimi önem kazanacak. ABD, İran'ın uluslararası toplumu oyalama manevrasına tahammül göstermezken Türkiye'nin çatışma riskini azaltma girişiminin performansı bölgesel dengelerde belirleyici kimlik kazanacak. Türkiye, Ermenistan'la ihtilaflarını gidermeyi amaçlayan protokoller için işgal altındaki Karabağ'da ilerleme beklerken ABD Başkanı Obama, "Nisan ayından önce protokollerin en az bir bölümünü hayata geçirin. Kongre'deki soykırım lobisine karşı elimi güçlendirin" mealindeki mesajını daha sık iletecek.
Bu pazarlıkta Ankara, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nin, terör örgütü PKK'nın tasfiyesi yolunda ileri adımlar atması beklentisini koruyacak. ABD'nin etkili biçimde devrede olması gereği hep anlatılacak. PKK'nın lider kadrosunun Kuzey Irak'tan çıkarılması veya üçüncü ülkelere gönderilmesi halinde, bitkisel hayattaki demokratik açılıma yeni bir ivme kazandırılabilecek. Bu arada ABD destekli, IMF patentli, yerli görünümdeki ekonomik programla piyasalara en az iki yıl güvence verilerek "risk ve belirsizlik algılaması" da minimuma indirilebilecek.
17 Ocak'ta planlanan İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'ın ziyareti ise hem terörle mücadeleye insansız hava aracı desteği hem de Filistin-Suriye hattındaki problemlerin çözümü açısından hayati fonksiyon üstlenecek.
***
İç siyasi dinamikler, Başbakan Tayyip Erdoğan'la Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ arasındaki uyum ve işbirliğinin tabana ve kamuoyuna yayılma derecesine göre ölçülecek.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 5 Ocak'taki yasama-yürütme-yargı zirvesi de kurumsal akorda katkısı ölçüsünde değer kazanacak.
Milli Birlik Projesi'nin seyri, eski DTP'li yeni BDP'li vekillerin İmralı yörüngesinden kurtulup kurtulamayacaklarına, CHP ve MHP'nin sorunu ele alış biçimine ve çözüm reçetelerine göre gelişecek.
Ve kuşkusuz siyasette yeni arayışlar hız kazanacak. Ekonomiye sürtünerek geçen küresel krizin yarattığı iç yangınlardan tüten memnuniyetsizlik dumanı muhtemelen, AK Parti'nin siyasi ve hukuki değişim yönetiminden rahatsız olan sivil ve askeri unsurların atakları ile bir kavşakta buluşturulacak. "Alternatif" oluşturma çabası dikkatle takip edilecek. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek' in dediği gibi "AK Parti'nin alternatifinin olmadığına yönelik söylem esasen AK Parti'yi zorlamaya devam edecek." Alternatifsizlik vurgusu, demokrasi dışı güçleri ve yöntemleri cesaretlendirdiği için yeni döneme uyum sağlayamayan, rutin dışına çıkmaya hevesli unsurlar sürprize açık ortam yaratacak.
Sözün özü...
Yeni yıl, yeni umutlar demek.
Stok sorunların ipoteğinden kurtulduğumuz, refah içinde, huzurlu, demokratik Türkiye dileğiyle...