AVRUPA Birliği ile yerel seçimden sonra hız kazanması beklenen müzakere sürecinin "ekonomik" yönü hayli sancılı geçiyor. Nitekim şubat ortasında Brüksel'de yapılan toplantıda, AB tarafına doğru düzgün bilgi verilemediği gibi ortaya çıkaran manzara Ankara'nın kafa karışıklığı idi.
ABD'deki tedaviden yeni dönen Maliye Bakanı Kemal Unakıtan halen topa girecek durumda değil. Devlet Bakanı Mehmet Şimşek piyasa aktörleri ile güven bağını kaybedeli çok oldu. Geriye sadece ekonominin koordinasyonunu yürüten Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren'in çabaları kaldı. Ekren, sürpriz Washington ziyareti ile dikkatleri üzerinde toplasa da bu programa Hazine ve Merkez Bankası'nın lider kadrosunun dahil olmayışı manidardı. Bakanın inisiyatifi bir manada, koordinasyon içindeki dağınıklığı da gün ışığına çıkardı.
Yeniden AB gündemine dönecek olursak... Katılım Öncesi Ekonomik Program hala şekillenmedi. Belki de bu yüzden AB Komisyonu, Türkiye ekonomisi için umutlu olduğu kadar kaygılı. Örneğin, "Bankaların güçlü pozisyonu, enflasyondaki düşme eğilimi, kararlı para politikası duruşu" AB'nin altını çizdiği olumlu yönler. Buna karşın, "Krizin reel sektörü vurması, kredi hacmindeki daralma, özel sektörün dış borç çevirme problemi" riskli görülen alanlar.
Maaşlar dondurulur mu?
AB'nin soruları karşısında Ankara'nın performansının tatmin edici olmadığını ilk ağızdan dinleme fırsatı bulduk. Nedenlerine gelince... En önemli husus, IMF ile ilişkilerin belirsizliği . Zira AB'nin ekonomik sorgulamaları üzerine sadece "IMF ile görüşmeler sürüyor, revize rakamlar hazırlanıyor" denilebildi. "2009'da, 2008'e oranla ciddi vergi artışı öngörüyorsunuz. Nasıl başaracaksınız?" sorusuna, "Yeni tahminler ortaya konulacak", "Para politikasının dövize etkisi ne olacak?" sorusuna ise "Bu aşamada bilmiyoruz" türünden yanıtlar verilebildi.
Kurmaylar, "Ekonomik yavaşlama kaçınılmaz", "Önümüzdeki dönemde IMF programı ve geliştirileceğimiz Mali Kural yeni çapamız olacak", "En önemli risk, kredi riski", "Küresel yatırımlardaki azalma özelleştirmeyi etkileyebilir" başlıklarını içeren ürkek izahatlarda bulunabildi. Bir nisan sabahı memur maaşlarını dondurmaya kadar varabilecek zorlu senaryolardan ise hiç ama hiç bahsedilmedi.