Bahçeli'nin Öcalan çıkışıyla dengeleri sarsılan siyasette kafaları karıştıran gelişmeler yaşanıyor.
CHP Manisa Belediyesi de şehirdeki Devlet Bahçeli Kent Meydanı'nın adını Atatürk Kent Meydanı olarak değiştirmiş.
İsim değişikliğine gerekçe olarak Bahçeli'nin "Öcalan Meclis'te DEM grubuna gelsin, PKK'ya silah bırakma çağrısı yapsın" sözlerini gösteriyorlar.
İlk bakışta bu beylerin, hanımların PKK'ya silah bırak çağrısı yapacak olsa bile Öcalan'a tahammül edemeyecek kadar milliyetçi, ulusalcı olduklarını düşünebilirsiniz.
İyi de bugün Bahçeli'nin PKK karşıtlığını sorgulayacak kadar radikal takılan CHP'li bozkurtlar son yerel seçimlerde kiminle "kent uzlaşısı" yapıp seçildiler?
Çözüm sürecinde "PKK silah bıraksın" deyince Öcalan'ı bile dinlemeyen, şimdi de Kandil'in safını seçip mırın kırın eden, yani fiili durum devam etsin diyen "siyasi kanatla" değil mi?
Manisa'da bütün partilerin adayı vardı; DEM'in adayı kimdi? Genel Başkan Özgür Özel'in memleketine gelip yaptığı bir dizi görüşmenin ardından yarıştan çekilip sizi destekleyeceklerini açıklamadılar mı?
Peki, hapiste olan örgüt liderine "terörü bitir" demesi için çağrı yapılmasını bile tasvip etmeyenler, "teröre devam" diyen Kandil'deki savaş baronlarının düdüğünü çalanlarla ortaklığı nasıl hazmediyorlar?
Merak ettiğim bir şey daha var. Belediye meclisindeki oylamada DEM'liler, "Öcalan konuşsun, silah bırakma çağrısı yapsın" dediği için Bahçeli'nin adının meydandan silinerek cezalandırılmasına evet mi dediler, hayır mı?
***
İSRAİL'İN ASKERİ TÜKENİYOR
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, ordunun 7 bin Haredi'yi askere alma kararını onayladı.
Harediler ultra Ortodoks Yahudiler. Siyonist değiller, dolayısıyla İsrail karşıtılar. Hâliyle askere gitmeyi de reddediyorlar.
Filistin'deki soykırıma karşı da eylemler düzenleyen Haredilerin askere alınması, çatışma çıkmadan olacak iş değil. Çarşı çok karışır. Ama Tel Aviv'in herkese ihtiyacı var, bu riski almak göze almak zorundalar.
Zira İsrail basını, ülkede ölen ve yaralanan askerlerin yerlerine yenilerinin bulunamadığını, izne gidenlerin geri dönmediğini, ordunun psikolojisinin harap olduğunu, intiharların arttığını yazıyor.
***
TWİTTER ELDEN GİDİNCE Mİ 'YANDAŞ' OLDU?
ABD ve Avrupa'daki yerleşik sermaye, Elon Musk'ın Twitter'ı satın alıp adını X yapmasının ardından yoğun bir boykot kampanyasına başladı. İlk iş olarak da reklam anlaşmalarını iptal ettiler. Davalar sürüyor.
Şimdi de Musk'ın desteklediği Trump'ın seçimleri kazanmasının ardından küresel merkez medyanın gediklileri, X'ten ayrılacaklarını açıklıyorlar.
Sırada muhtemelen Musk'ı şeytan olarak kapağına taşıyan Der Spiegel vardır ama X'te 10 milyon takipçisi olan İngiliz klasiği The Guardian şu mesajla veda etti bile:
"X, toksik bir medya platformu ve sahibi Elon Musk, platformun etkisini siyasi söylemi şekillendirmek için kullanabiliyor."
Hadi ya yeni mi fark ettiniz Twitter'da kullanıcıların değil patronun borusunun öttüğünü? Musk, Twitter'ı alana kadar, Trump'ın hesabı kapatılırken, pandemide DSÖ'nün propagandasını yapmayan bilim adamları ve gazeteciler açıkça sansürlenirken böyle bir imkândan hiç söz etmiyordunuz?
Harıl harıl Twitter'ı "yeni çağın medyası", "ifade özgürlüğü şelalesi" diye cilalıyordunuz.
Numara yapmayı bırakın. Silahınızı kaptırdınız, 5 Kasım'da da geri alma şansınızı hepten yitirdiniz.
***
İRAN DA OLMASA...
Wall Street Journal, İran'ın geçen ay ABD yönetimine, "seçilmiş başkan Donald Trump'ı öldürmeye çalışmayacağına" dair yazılı güvence verdiğini yazdı.
Gazetenin ismi açıklanmayan ABD'li yetkililere dayandırdığı haberine göre, iki ülke arasında geçen aylarda Trump konusunda yazışmalar yapılmış. ABD yönetimi, eylülde Tahran'a bir mektup göndererek, İran'ın Trump'a yönelik tehditlerinin "ulusal güvenlik sorunu" olarak görüldüğünü ve bu konuda olası herhangi bir girişimin "savaş sebebi" sayılacağını ilan etmiş.
Yersen...
İran da olmasa ellerini nasıl temizleyecekler değil mi?
Acaba 20 Ocak'ta başkanlık koltuğuna oturacak Trump'ı medya gargarasıyla ikna edip durdurmaya mı çalışıyorlar? Yoksa, suikastın üzerine gitmemesi karşılığında iktidarı verdikleri Trump'ın elini mi rahatlatmaya çalışıyorlar?