Bu konuda artık gri alan kalmadı.
Ya insanlıktan yanasın ya da Yüzüklerin Efendisi'ndeki orglar misali, tam bir yıldır ellerinde sapan bile kalmayan Gazzelileri soykırıma tabi tutan; çocukların, hastaların, yaşlıların kafalarını kopartan; şehirleri ormanları, sahilleri bombalarla, kepçelerle yaşanmaz hâle getiren; hastaneleri, kreşleri, okulları, kiliseleri, camileri yerle bir eden; muhafaza edebildiğimiz ne kadar değer, kural varsa ayaklar altına alan ve tüm bunları gözlerimizin içine bakarak, sırıtarak yapan medeniyetimizin düşmanlarından yana.
Lamı cimi yok.
Sessiz kalmanın, ortadan konuşmanın, tarihten bahsetmenin karanlığa hizmet ettiği zamanlardayız.
Zulüm öylesine bir boyutta ki, beyazperdede anlatılan hikâyeye kanıp İsrail'i meşru gören Batı kamuoyu da uyandı. Avrupa ülkeleri yıllar sonra Filistin'le diplomatik ilişkiler kurmak için sıraya girmiş durumda. Ermenistan bile Filistin'i tanıdı.
Azerbaycan mı?
"Gardaşlarımızın" neyle meşgul olduklarını İsrail'in Bakü Büyükelçisi'nden dinleyelim:
"NATO standartlarında hafif silahların üretimi ve geliştirilmesinde uzmanlaşmış uluslararası bir şirket olan AS Holding ve bağlı kuruluşu Ari Arms, bugün Azerbaycan Savunma Sanayii Bakanlığı'na bağlı devlet şirketi Azersilah ile stratejik bir mutabakat zaptı (MOU) imzaladı."
İsrail'in ak koyunun kara koyundan ayrıldığı şu günlerde "şerefinize" diye kadeh kaldıranların desteğini hiç unutmayacağı kesin. Dünyanın geri kalanının da...
***
KARDEŞİN DUYMAZ ELOĞLU DUYAR
İspanya Parlamentosu Milletvekili Irene Montero diyor ki:
"Netanyahu'nun BM merkezinde bir dakika bile yer alması Batı'nın ikiyüzlülüğü hakkında çok şey anlatıyor. ABD ve Avrupa suç ortaklığı yapmayı ve soykırımcı İsrail'e ekonomik ve askeri destek sağlamayı bırakana kadar adalet olmayacak."
***
YARIN DA SENİN HELVANI DAĞITIRLAR
İsrail'in, Hizbullah'ın lideri Nasrallah'ı öldürmesi, Suriye'nin kuzeyindeki Sünni gruplar tarafından tatlı dağıtılarak kutlanmış.
İran destekli Hizbullah'ın Suriye'de sivillere yönelik katliamları sır değil. Ne söylense az.
Ama Hizbullah'ın etkisizleştirilmesi, er ya da geç Suriye'ye yönelecek İsrail'in önünü açacak bir gelişme.
***
İNSAN YÜZÜNÜ ASMAYA UTANIR
İsrail savaş aygıtının Gazze'de yürüttüğü soykırım bir yılını dolduruyor.
Koskoca bir yıl.
Milyonlarca insanın yatacak yeri, yiyeceği, içecek suyu bile yok.
Normal bir insanın bünyesi, psikolojisi bunca zaman böyle bir yükü nasıl kaldırır?
Üstelik işkencenin ne zaman duracağına dair en ufak bir işaret bile yokken, dünya şahit olduğu tecavüz karşısında havaya bakıp ıslık çalarken... Yandaki fotoğrafı, Gazze'de nasıl ayakta durduklarını merak ettiğimiz kardeşlerimizden Ahmed El Madhoun paylaşmış. Altına da "356. gün, yorgunum" notunu düşmüş.
Ahmed'in ve kareye girenlerin yüzlerini inceliyorum. Elbette yorgunlar ama hiçbirinin yüzü asık değil.
Bizim buralarda çıkın sokağa, daha çok karamsar yüzlerle karşılaşırsınız.
***
MİRASIN DA HAYIRLISI
Kedi gibi köşeye sıkıştırdıkları Filistinliler hariç kimsenin karşılarına dikilememesini zafer sayıyorlar.
Herkesi korkutup sindirdiklerini ve çocuk kanı dökerek çöktükleri Gazzelilerin, Batı Şerialıların evlerinde ferah ferah oturabileceklerini sanıyorlar.
Oysa tek kazandıkları tüm insanlığın nefreti.
Gelecek nesillerine bırakacakları yegâne miras da bundan ibaret.