8 yaşındaki Narin'in Diyarbakır'da vahşi cinayete kurban gitmesi üzerine idam tartışması yeniden alevlendi.
Yalnızca bizde değil, dünyanın her yerinde toplumda travma yaratan vahşetlerin ardından idam tartışması raftan indiriliyor. Bazı eyaletlerinde uzun bir aradan sonra infazlara izin veren ABD de harıl harıl idamı tartışıyor.
Ben ilkesel olarak ölüm cezasına karşıyım. Cezanın amacı intikam değildir. Telafisi imkânsız ceza olmaz. Hele ki hukuk sistemlerinin işleyişi, arızları ortadayken; duruşmalar önce sosyal medyadaki duruşmalarda karara bağlanıp mahkemelerin önüne geliyorken...
Dahası, Türkiye gibi geçmişinde kötü deneyimleri olan, seçilmiş başbakanını, bir sağdan bir soldan gençlerini sehpaya göndermiş ve hala askeri darbe geleneğini toprağa gömememiş bir coğrafyada idam bumerangdan farksızdır. Dönüp kimi vuracağı belli olmaz. 1920'den son idam cezasının infaz edildiği 1984'e kadar idam edilen 712 kişinin tamamının da siyasi suçlular olduğu unutulmamalı.
İdam cezasının caydırıcılığı ise tartışmalı. Örneğin ABD'de ölüm cezası olduğu halde suç oranları rekor seviyede.
"Sallandıracaksın bir kaçını Taksim'de, bak bir daha yapıyorlar mı" sakızını çiğnemeyi bırakıp çözebileceğimiz noktalara odaklanmalıyız.
Ceza infaz sistemini işlevsel hale getirmek ilk adım olabilir. Kimse aldığı cezayı yatmıyor. Defalarca suça bulaşmış kişiler bile iyi hal indiriminden yararlanıyor.
Zırt pırt çıkartılan aflar da adeta suça teşvik vazifesi görüyor.
Ama tabii hamaset yapmak en kolayı.
***
EVCİLİK OYUNU DA YASAKLANSIN MI?
Narin'in tabutuna duvak koyulmasına ve mezarı başına gelinlik bırakılmasına takmışlar.
O yaşta çocuğun gelinlikle, duvakla ne işi olurmuş. Tabutuna okul üniforması konulmalıymış mesela.
Çocuklara evcilik oynamayı da yasaklayalım mı?
Her şeyden önce çok sıkıcı değiller mi?
***
GERGİN BATI
TÜİK'in yaptığı son araştırmada nüfusuna göre suç oranı en düşük il yüz binde 156 suç oranı ile Adıyaman. Suç oranı en yüksek il ise yüz binde 970 ile Aydın.
Aydın'ın ardından gelen suç oranı en yüksek illerin tamamı Türkiye'nin Batı yarısında yer alıyor:
Denizli, Çorum, Antalya, Aksaray, Karaman, Manisa, Isparta, İzmir, Uşak.
Türkiye'nin suç oranı en düşük illeri ise Adıyaman gibi Türkiye'nin doğusunda yer alıyorlar:
Sırasıyla Şırnak, Bitlis, Siirt, Bayburt, Muş, Erzincan, Hakkari, Mardin Erzurum.
***
AVRUPA SOLU FİLİSTİN'E TÜRK SOLU TERSİNE
Avrupa'daki sol partiler ve gruplar Filistin konusunda örnek bir tutum sergilediler. Politik doğruculuk kalıplarını ve dengeciliği bir kenara bırakıp açıkça İsrail'in soykırımı karşısında pozisyon aldılar. Amasız Filistin halkıyla birlikte saf tuttular.
Filistin meselesi AB seçim kampanyasının da merkezindeydi. Merkez medyanın şeytanlaştırmasını ve eylemlerinin kriminalize edilmesini göze alarak radikal bir tavır ortaya koydular.
Türkiye'de solu işgal eden partiler ve örgütlü yapılar ise tarihin son soykırımı karşında bir iki istisna hariç sınıfta kaldılar. Güya en devrimcileri, en anti Amerikancıları bile söze CHP Genel Merkezi gibi "Ama Hamas da" diye şerh düşerek başladılar.
Yetmiyormuş gibi, Filistin'e destek yürüyüşlerini proveke eden faşistlere gerekçe bulmaya soyundular.
Sebebi malum. Türkiye'de sol denilen çevreler için temel çelişki "İslam-modernizm." Meseleleri sınıfsal olamadığı için Türkiye'yi de dünyayı da emperyalistlerin şeytanlaştırmaları üzerinden okuyorlar.
Ortaya çıkan manzarayı, resmini profil fotoğrafı yaptıkları Mahir Çayan'ın sözleriyle tarif edersek:
Evet, bir kez daha "Aynılar aynı yerde, ayrılar ayrı yerde" toplanıyor.
***
TRUMP DİYOR Kİ:
"Amerika'da konuşma özgürlüğünü getireceğim. Herhangi bir federal çalışanın ifade özgürlüğünü sınırlamak için işbirliği yapmasını yasaklayan bir emri imzalayacağım. Harris rejimi altında iç sansür uygulayan her federal bürokratı da kovacağım."