Türkiye, pazartesi akşamından beri bir futbol kulübü başkanının maç sonunda sahaya fırlayıp hakeme yumruk atmasını konuşuyor.
Ortalık ayakta.
İktidarıyla muhalefetiyle, medyasıyla taraftarıyla herkes stadyumdaki şiddeti kınıyor.
Hakemler istifa ediyor. Lig maçları erteleniyor...
Bense yine şaşkın şaşkın olan biteni izliyorum.
Zira yalnızca bizde değil tüm dünyada futbol, hem sahada hem tribünde şiddetle iç içe geçmiş bir etkinlik.
Maçlar, halim selim adamları bile bağırarak ana avrat sövecek hâle getiren bir atmsoferin hâkim olduğu stadyumlarda oynanıyor.
Ortamdaki testosteronu zıplatacak amigolar bile düşünülmüş. Stattaki kadınların bile çoğu zaman coşkuyla katıldığı cinsiyetçi küfürleri organize ediyorlar.
Sahadan da kemik sesleri yükseliyor.
Organizasyonun mafyatik ilişkilerine, "bahis"ine, şikesine falan girmiyorum bile.
Zaten "fairplay" gibi masallar da bu işin doğasını dizginlemek için uydurulmadı mı?
Peki, şimdi ne oldu da statlarda önüne "LGBT-İ" sıfatları eklemeden hakem diyemeyenler şiddeti lanetler oldu?
Dökülen bu timsah gözyaşlarına inanıyor musunuz?
Bu inandırıcılıktan uzak seremoniyi bırakıp gerçekleri konuşmalıyız. Futbolun astarı yüzünden pahalıya gelen, halkın sırtına yük olan ekonomi politiğini tartışmalıyız.
Öyle ya milletvekilliği yapmış, iş güç sahibi koca bir adam niye bu kadar sinirlenmiş olabilir ki sahaya atlayıp neticede bir oyun olan maçın yöneticisine dalıyor?
Tamam hakeme küfrettin, anladık alışkanlığınız, başkanlığın raconu böyle. İyi de yumruk atmak, yerdeyken arkadaşlarınla tekmelemek nedir?
Canı mı gidiyor malı mı?
Sizce?
***
TÜRK FİLMLERİNİ UNUTTUNUZ MU?
Geçen akşam Sebep Sonuç'ta emekli maaşları konuşulurken söz "Eskiden emeklilik tazminatıyla ev alınıyordu-alınamıyordu" tartışmasına geldi.
Konuklar da tepkilerini ileten seyirciler de anlaşamadılar. Kimi "Emeklinin hâli eskiden daha iyiydi" derken kimi "Şimdi de iyi" diyordu.
Bu tartışmada eski Türk filmlerine bir göz atmak faydalı olabilir. 70'lerde, 80'lerde, 90'larda çekilmiş Türk filmlerinin hangisinde emeklinin durumu iyi? Hatta tek konu işçinin, emekçinin, memurun yoksulluğu değil mi?
Bugünün daha iyi olması için bitpazarına nur yağdırmak şart mı?
***
KİM DERDİ Kİ MADURO REFERANDUMDA YÜZDE 95 ALACAK
Venezuela Devlet Başkanı Maduro, ülkesindeki son referandumda yüzde 95 evet oyu aldı.
Halka, ülkenin komşusu Guyana'nın Essequibo adıyla bilinen Amazon ormanlarıyla kaplı kısmının kime ait olduğu sorulmuş.
Katılanların yüzde 95'i de Essequibo'nun kime ait olduğuna yönelik 5 sorunun hepsine "Venezuela" cevabını vermişler.
İlk kez böyle bir toplumsal mutabakat yakalayan Maduro, 10 yılın sonunda siyaseti öğrenmeye başlıyor mu dersiniz?
Referandumda "hayır" diyen o yüzde 5'in sahibi Guaido için aynı şeyi söyleyemeyiz tabii ki.