Filistin meselesinde de hakkaniyetli bir tavır sergileyen Elon Musk'ın İsrail ziyareti karizmasını çizmişti.
Dün Musk'ın İsrail'in talebi üzerine aldığı Gazze'ye internet erişimini sınırlandırma kararını revize etmesini beklediğimi yazmıştım.
Musk'a açtığım kredinin sebebini merak ettiğini söyleyip eleştirenler var.
Küresel merkez medyanın ezberlerinin dışındaki dünya gündemini dikkatli takip eden okurlar için tekrar olacak ama...
Öncelikle Musk pandemiden beri dönüm noktası sayılacak pek çok küresel krizde ifade özgürlüğünün, insan haklarının, tekçilik karşıtlığının safında yer aldı. Sermayenin baskısının yanı sıra ABD hükümetinin ve derin Amerika'nın tehditlerine de pabuç bırakmadı.
Şimdi de küreselcilerin değil insanlığın yanında durmasını beklememiz gayet doğal.
Kaldı ki Gazze'deki soykırım başladığında da sahibi olduğu X'te (Twitter) İsrail'in ve ortaklarının sansür taleplerini cesurca reddetti.
İsrail'in, Musk'ın Filistin'de internet sınırlaması taleplerine yeşil ışık yaktığını açıklamasına rağmen hâlâ Gazze'den dünyaya enformasyon akışı da devam ediyor. X'te de Facebook, Instagram gibi bir sansür yok.
Musk'ın, İsrail dönüşü hayal kırıklığı eleştirileri yoğunlaşmışken katıldığı bir yayında söyledikleri ise pişmanlığın göstergesi. Kendisini boykotla tehdit eden çevrelere aynen şunları söyledi:
"Vermeyin reklam. Birisi bana reklamla şantaj yapacaksa, parayla şantaj yapacaksa, s... gidin. S... gidin. Açık mı? Umarım öyledir."
"Ama çok parası var", "Ama Amerikalı" gibi özcü sınıflandırmalar ya da müzmin karamsarlığın ifadesi olan "danışıklı dövüş" teorileriyle olan biteni anlayamazsınız.
Daha kötüsü, tek gücü imajı olan 2. Dünya Savaşı kurulmuş müesses nizamın "kusursuzluk" illüzyonuna hizmet etmiş olursunuz.
Böyle gelmiş böyle gitmez.
***
OLMUYOR, İLERİDE OLACAK GİBİ DE GÖRÜNMÜYOR
CHP'nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel, imaları bırakıp Cumhurbaşkanı Erdoğan'a doğrudan hitaplara başladı.
Geçtiğimiz gün de Gazze meselesiyle ilgili yaptığı grup konuşmasında, "Erdoğan, çağrım sanadır" diyerek Cumhurbaşkanı'na sesleniyordu.
Ne var ki Özel'in, Erdoğan'ın karşısındaki küfeye tek başına çıkma çabaları fazlasıyla sakil kalıyor.
Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'a yönelik şahsi salvolarını bile aratıyor.
Üstelik Özgür Özel, İmamoğlu gibi son beş yılda ortaya çıkıp tanınmayı başarmış bir karakter değil.
En az 10 yıldır CHP'nin en tanınmış simalarından. Ama genel başkan olunca grup başkanvekilliğindeki performansının açıkça gerisine düştü. Eskiden sözünün özgül ağırlığı daha fazlaydı.
Belli mi olur, belki zamanla deneyimi artar, Kemal Bey'in seviyesini yakalar.
Bence bu süre zarfında Erdoğan'ı doğrudan muhatap alacağı konuşmalarında İmamoğlu'nu da kürsüde yanına almasında fayda var.
Tabii eğer kürsüyü kaptırmamayı başarırsa.
***
MERAL HANIM'IN ZOR ANLARI
Bir süredir parti içinde istifalarla, skandallarla başı dertte olan Meral Akşener dün yine gergindi.
Özgür Özel'le kameraların karşısına geçen Akşener, CHP'nin yerel seçim ittifakı taleplerini partililere anlatırken derelerden dolaşıyordu.
Haklı, daha iki gün önce "tartışmayız bile" dediği ittifaka evet dese bir dert, demese ayrı dert.
Zira seçim sonrası yediği operasyonu durdurmak, partiyi böldürmemek için iki seçeneğin de işe yaramayacağını çok iyi biliyor.
"Üçüncü yol" içinse henüz cesareti yok.