Netanyahu'nun koalisyon hükümetindeki aşırı sağ parti üyesi ve Miras Bakanı Amihay Eliyahu'nun "Nükleer seçenek de bir yol" açıklaması ortalığı ayağa kaldırdı.
Eliyahu, "bir sonraki duyuruya kadar" kabineden uzaklaştırıldı bile.
Başbakanlıktan yapılan açıklamada, "Eliyahu'nun açıklamaları gerçeğe dayanmıyor. İsrail ve İsrail ordusu, masumlara zarar vermemek için uluslararası hukukun en yüksek standartlarına uygun olarak faaliyet gösteriyor. Zaferimize kadar bunu yapmaya devam edeceğiz" ifadeleri yer aldı.
Reuters'e konuşan üst düzey bir ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi de "Açıkçası bu sakıncalı bir açıklamaydı" diyor.
"Sakıncası" neymiş, Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova'dan dinleyelim:
"Bu sözler çok sayıda soru işareti yarattı. İlk soru şu: Görünüşe göre, nükleer silahların varlığı konusunda resmi bir açıklama duyuyoruz!"
Tamam, İran'ın da ne olduğunun farkındayız. Bölgedeki yayılmacılığını, Ortadoğu'da nerede çatışma varsa sahaya indiğini, ateşi körüklediğini biliyoruz. Pek çok ülke gibi...
Ne var ki, İran'ın "imkânlarına" rağmen henüz İsrail'in Gazze'deki soykırımı boyutunda bir suç işlediğine şahit olmadık.
Hollywood'un masallarını geçin. Gözümüzün önündeki somut verilerle konuşalım...
Tıpkı şeytanlaştırılan Kuzey Kore gibi Tahran da, 4000 çocuk öldüren, BM binalarını, hastaneleri, okulları, camileri, kiliseleri vuran Tel Aviv'le kıyaslandığında uluslararası hukuka karşı çok daha hassas.
İran'ı, kimse kullanmasın diye dünyanın diken üstünde olduğu nükleer silahları bugüne kadar kullanan tek ülke pozisyonundaki ABD'yle kıyaslamıyorum bile.
Evet, Zaharova tepkisinde sonuna kadar haklı.
Uluslararası kurumlar nerede?
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu nerede?
Denetçiler nerede?
***
O KADAR KUSUR ELON MUSK'TA DA OLUR
ABD'deki bütün anketlerde Trump, Biden'ı açık ara geride bırakıyor.
Sevindirici bir gelişme.
Ne var ki pek çok arkadaşımın "Bak seninki" diyerek gönderdiği Trump'ın "Seçilirsem Filistin'e destek olanları sınırdışı edeceğim" açıklaması kaya gibi önüme düşmüş durumda.
Nereye dayasam diye kırk ölçüp bir biçiyorum...
Ve sonuçta yine de küreselci müesses nizamın kukla adaylarındansa Trump diyorum.
Çünkü aklıma kendisini, "ABD'nin savaş emri vermemiş tek başkanıyım" diye tarif etmesi geliyor.
ABD'nin başına, Filistin meselesinde Demokrat seçmenin gerisinde kalan Cumhuriyetçi tabanı etkilemek için yerine getiremeyeceği vaatlerde bulunan birinin geçmesi mi daha tehlikeli yoksa Doğu Akdeniz'de burnumuzun dibine Gazze ayağına donanmasını yığanların adayı mı?
Ayrıca, sanki şu ana kadar çok iyi idare eden, nazar değmesin dediğimiz Elon Musk'ın hiç mi yanlışı olmuyor?
Ama son tahlilde doğru yerde duruyor.
***
BUNDAN SONRA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ DİYE AĞZINIZI AÇIN DA GÖRELİM
New York Times, Filistin'e destek mektubunu imzalayan yazarı Jazmine Hughes'u "yayın politikalarını ihlal ettiği" gerekçesiyle gazeteden istifa ettirmiş.
Ne olduklarını biliyorduk, ancak bir türlü ağzı açık Batı budalalarına anlatamıyorduk.
Sağ olsunlar bir süredir kendilerini oynuyorlar.
***
PEKİ, MAGNEZYUM TAKVİYESİ ALMALI MIYIZ?
Pandemiden beri düzenli olarak kan testi yaptıran arkadaşlarım çok. "Niçin sık sık buna ihtiyaç duyuyorsun, hasta mısın?" diye sorunca aldığım cevaplar da hep aynı:
"Yok, bir baktırayım dedim. Biraz enerjim yok, isteksizim..."
Anladığım şu: Herkes, psikolojik durumların etkili olduğu sorunlarına fiziksel bir sebep arıyor... Sorununu şıp çözecek, kendisini iyi hissetmesini sağlayacak o mucize elementin peşinde. Mesela Süpermen'i daha yumuşak huylu hâle getiren pembe kriptonit gibi.
Keşke olsa...
Ama yine de "Peki ya magnezyum, bugünlerde çok moda" diye soruyorsanız, cevap ilaç firmalarının pek sevmediği hekimimiz Ahmet Rasim Küçükusta'dan gelsin:
"Şayet kanınızda bor, krom, kobalt, bakır, flor, mangan, çinko, vanadyum, kalay, silisyum, selenyum, iyot da düşükse almanızda fayda var."
Tıbbi tavsiyede bulunamam elbette. Ama "Ölçtürmeyiniz, bozarsınız" diyen Dr. Kuantum'u hatırlatmamın da bir sakıncası yok sanırım.