Ekranda iki kadın, ortalarına bir hekimi almış söyleniyorlar:
"Bugün maskeyle açtık programı. Aslında hiç unutmamamız gereken. Halihazırda hâlâ kullanmamız gerekirken... Biraz rehavete kapıldık..."
Konuk hekim kafasını sallarken diğer sunucu kadın manidar bir ekleme yaparak program partnerini tamamlıyor:
"Biraz mı?"
İç geçirmesine, sitemkârlığına bakılırsa maskesiz, yasaksız geçirdiğimiz son bir, bir buçuk yıl hanımefendiye çok ama çok uzun gelmiş.
Bir değil iki maskeyi üst üste takmaması için kendisini tutan mı var bilmiyorum ama üzgünüm...
Zira o cinnet hâli bitti artık. Olayın şokuyla ve küresel medyanın korkutmasıyla yeni normal diye dayatılan olağanüstü hâle rıza gösteren insanlar da mevzuya uyandı.
O günlerde "Yasakların, kısıtlamaların bedeli çok ağır olacak ve faturanın çoğunu en alttakiler ödeyecek" diye yazdığımız için bizi "yetkililere" şikâyet eden "gazeteciler" bile günah çıkartıyorlar.
Sadece bizde değil... Pandemide yasağa rağmen çalışmak isteyen kamyoncuların eylemini alkışlayan Kanada vatandaşlarına 10 bin dolar ceza kesen Başbakan Trudeau bile dil değiştirmiş. Şimdi de tedarik zinciri aksadı diyerek etiketlere yüklenen marketleri tehdit ediyor.
Hâliyle "gönüllü" bulmakta zorlanılan yeni operasyonun PR'ını yapmak da gözden düşmüş medya maymunlarına kalıyor.
***
AKLIN YOLU BİR
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, öğrenciler kadar öğretmenlerin de niteliğini artırmak için önemli bir reform öneriyor.
Buna göre;
Atamalarda KPSS yüzde 50, mülakat yüzde 50 olacak.
Kayıt altına alınan mülakatlarda adayın iletişim ve sorun çözme başarısı dikkate alınacak. Kimin kimin karşısına çıkacağı belli olmayacak. Sorular tamamen tesadüfi seçilecek. Böylelikle her türlü kayırmanın önüne geçilecek.
Umarım başarır.
***
PUTİN'İN YÜZÜNE NUR İNDİ SANKİ
Mimiksiz, poker yüzüyle bilinen Putin'in son fotoğraflarında, videolarında bir değişiklik gözüme çarpıyor.
Bana mı öyle geliyor bilmiyorum. Ama sanki ifadesi değişmiş. Bakışları aydınlanmış, olayı, sistemi çözmüş edasında. Dillere destan soğukkanlılığı üst aşamaya geçmiş, kabullenişin verdiği bir sakinliğe, huzura dönüşmüş.
Bütün dünya üstüne çullanmışken hiçbir aşırı tepki vermeden mücadelesine devam eden Putin'in yükü çok ağır.
Ve o bu travmayla çok iyi başa çıkıyor.
***
GÜNAH KEÇİSİ İSMET İNÖNÜ
Dünkü yazımda İsmet İnönü'den "Kendi rızasıyla demokrasiye geçen Milli Şef" diye bahsetmeme itiraz edenler var.
İnönü'nün tek parti rejiminden çok partili hayata, serbest ve genel seçimlere geçişe mecburen boyun eğdiğini söylüyorlar.
Bu hikâyeyi yıllardır dinliyoruz, biliyorum...
Ancak kim mecbur kalmadan herhangi bir alandaki otoritesinden feragat eder ki zaten? Liderleri bırakın, siz evde, işte hangi iktidar alanınızdan vazgeçebiliyorsunuz mesela?
Önemli olan mecbur olduğunuz anın geldiğini, dönemeci görebilmektir.
İnönü de pekâlâ Atatürk'ten devraldığı iktidarı seçimsiz devam ettirmeyi doğru bir tercih olarak görebilirdi. İçlerinden çıktığı İttihatçıların Birinci Dünya Savaşı'nda yaptığı gibi yanlışı seçip ikincisinde de taraf olabilirdi. İçerideki aşırı milliyetçi unsurların gazına gelip devleti bir maceraya sürükleyebilirdi. Ve sonuçta Türkiye'nin demokrasiye geçişinin savaş ve yıkımla olmasına yol açabilirdi.
Sağduyulu davrandı ve kim ne derse desin, 1939- 45 arasındaki dünyanın en zor yıllarını yine de iyi idare etti. En az hasarla gemiyi fırtınadan çıkardı.
Ve 1946 yılındaki denemenin ardından, ülkeyi 1950'de kaybedeceğini gördüğü bir seçime götürdü.
İnönü'nün de her siyasetçi gibi hataları, eksiklikleri var. Ancak tek parti rejimini daha rasyonel bir zemine çekme çabaları, kanlı "Tunçeli Harekâtı"na muhalefet etmesi gibi artıları da...
Emin olun tarih, ezberlerini sorgulamaktan çekindikleri için hayatlarını siyah-beyaz yaşayanların anlattığı kadar renksiz değil.