Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Bu da geçer ama unutursan geri gelir

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Bence insanoğlunun iki büyük yanılgısı var...
İlki içinde yaşadığı evreni bütünlükçü şekilde anladığı ve yorumladığı yanılgısına düşen tek canlı olması.
İkincisi de aslında ilkin bir sonucu. İçinde bulunduğu durumun, algıladığı dengenin, düzenin ilelebet süreceğine olan inancı.
Unutmak istiyorsunuz biliyorum. Ama aynı delikten iki kez ısırılmayın diye hiç unutturmayacağım. Zira küresel ısınma, et yemeyin, süt içmeyin cart curt derken yine deniyorlar, yokluyorlar...
Evet, pandemiyi hatırlayın.



O günlerde "aşı" dedikleri sıvı dayatmasını kabul etmediğim için adeta deli muamelesi görüyordum. "Nereye kadar direneceksin?" diye soruyorlardı.
"Yurtdışına çıkıyorsun, işinden geri kalırsın, git bari inaktif aşılardan vurul, kurtul" diye akıl veren itidalli büyüklerim vardı.
"Hep böyle mi sürüp gidecek? Ömrümüzün sonuna kadar aşılanacak, sokağa çık deyince çıkacak, gir deyince eve girecek, açık havada bile ağzımızı bezleyecek değiliz ya? Bu kolektif delilik elbet bitecek" diyordum.
Yüzüme çok garip, marjinal bir şey söylemişim gibi bakıyorlardı.
Bugünlerde "öyle" bakmıyorlar.
Çünkü ünlülerin reklamını yaptığı mRNA aşısı üreticileri yargılanıyor.
Daha geçtiğimiz gün Amerikan Senatosu'nda sağlık personeline bu sıvıyı dayatanlar sorgulanıyordu.
Dün de Türkiye'de pandemi döneminde kesilen para cezalarının iade edileceği açıklandı.
Ekranlardan "Köpek gibi aşı olacaksınız, vahşi hayvanlar gibi vurulacaksınız" diyen sözde hekimler, gazeteciler ölü taklidi yapıyorlar.
Köşesine, biosuna "evde kal" mottosunu iliştiren "devrimciler", DSÖ'nün küresel politikalarına laf söyledik diye üzerimize saldırtılan "İslamcılar" tweet'lerini siliyorlar, kıvırıyorlar.
Naçizane bir tavsiye...
Bir anda ortaya atılan, medyanın tek ses olduğu ve görülmemiş şekilde kabul gören, sorgulanması bile suç sayılan ne varsa bilin ki yüzde 99 propagandadır.
O yüzde 1 için de ne zaman biteceğini ancak Allah'ın bileceği hayatımızın yüzde 99'ını zehir etmeye, korkarak yaşamaya değmez.

***


HUYSUZ VİRJİN BU YARKADAŞ MI?
Ne zaman kadın, ne zaman erkek olacak kestirmek güç olduğu için Seyfi Dursunoğlu'nun Huysuz Virjin karakteriyle baş etmek imkânsızdı.
Karşısındakini bazen "Sen bir kadınla böyle konuşmaya utanmıyor musun" diyerek sustururdu. İki dakika sonraysa erkek olur, "Ne ima ediyorsun, karşında kadın mı var" diyerek muhatabını abandone ederdi.



"Peki Barış Yarkadaş nereden çıktı?" mı diyorsunuz?
O da bir eski vekil ve daimi vekil adayı olarak bazen duygusallaşıyor. "En öz, hakiki CHP'li benim" tiratları atıyor.
Hemen sonra bir bakıyorsunuz, "Ben gazeteciyim, CHP'nin temsilcisi değilim" diyerek karşısındaki gazeteciye tarafsızlık dersi veriyor.
İçlerinden bir gazeteci de çıkıp "Yahu Yarkadaş arkadaş, vekil olan sen, CHP'li belediyelere ederinden misli misli fazlasıyla kitapları satan sen, ne zaman gazetecilik moduna geçtiğini anlayamıyoruz" demiyor.

***


ÇOK TEPKİLİYİM
O yuncu Mine Tugay, Instagram'da takipçisinin "Disney'in Atatürk sansürüne neden tepki vermediniz?" şeklindeki zor sorusunu cevaplıyor...

***


SÜLEYMAN ÖZIŞIK'I ÇOK ERKEN KAYBETTİK
Geçtiğimiz gün gazeteci Süleyman Özışık'ın ölüm haberi geldi. Epeydir kanser tedavisi görüyormuş.



Süleyman henüz 52 yaşındaydı. Bir süre önce karanlık odaklar tarafından yürütülen ve ne olduğunu anlayamadığımız malum linç operasyonu onu çok yıpratmış olmalı. Biliyorsunuz, böyle travmaların mutlaka fiziksel yansımaları oluyor. Belli ki o da içine attı.
Ağabeyi Hadi Özışık'a ve tüm ailesine sabır dilerim. Allah rahmet eylesin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA