11-12 Temmuz'da Litvanya'da NATO Zirvesi var. Ve bu zirvenin yıldızı şüphesiz ki Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan olacak. Geçen yıl Roma'da olduğu gibi...
Zira Zirve'nin iki ana gündemi var.
Biri paktın, "baş düşman" ilan ettiği Rusya. Wagner komutanının isyanı sonrası dizginleri eline alan Putin, Tahıl Koridoru'nu gündeme getirerek Zirve'yi domine etmekten geri durmayacağını gösterdi. Takvim yaklaştıkça enerji meselesi gibi diğer kozlarını da masaya sürecek.
Vilnius'taki toplantının ikincisi gündemi de Rusya ile bağlantılı... NATO'nun genişlemesi ve Türkiye'nin PKK ve FETÖ desteğinden ötürü şerh koyduğu İsveç'in NATO'ya üyeliği.
Yalnızca İsveç meselesinde değil, Rusya konusunda da kilit ülke Türkiye.
Çünkü NATO üyesi olup da Putin'in güvendiği, samimi bir diyalog kurduğu tek lider Erdoğan. Tahıl koridoru, esir takası gibi insani konularda neler yapabileceğini tüm dünyaya gösterdi.
İsveç'te Kurban Bayramı'nın birinci günü Kuran yakılırken, Putin'in Dağıstan'daki Cuma Camii'ni ziyaret edip Kuran'ı göğsüne basarak verdiği mesajın asıl muhatabının Türk halkı ve Erdoğan olduğunu görmemek için kör olmak lazım.
Erdoğan, seçim dönemindeki içerideki rakiplerine yaptığı gibi Putin'i de camiye sokmayı başardı.
***
TABİİ Kİ PUTİN
Rusya ve batı arasında yaşanan gerginlikte Türk dış politikasının üzerinde oturtulduğu denge politikası en akıllıca tercihti.
Evet, devletler tarafsız olabilirler. Ama tarafsızlık bireyler için bir sorumluluk olmadığı gibi aslında mümkün de değildir.
Politik doğruculuk kalıplarına inanmayın, kendinize bakın... Hayatta hangi konuda tarafsızım diyebiliyorsunuz? İnsan tarafsız olamaz.
Seçim öncesi Rusya'ya parmak sallayacak kadar okyanus ötesine göbekten bağlı olduklarını kanıtlayan muhalefet de bu meselede gönlünün ABD'ye kaydığını açık etti mesela.
Onların Putin'den hazzetmemeleri son derece normal... Ne var ki Cumhur İttifakı seçmenin eğilimi farklı değil gibi. Kendisini muhafazakar, dindar hatta İslamcı olarak tarif edenler de Putin'i ABD ile bir kefeye koyuyorlar. Ve bu tercihleriyle de bence ABD'nin safına yaklaşıyorlar.
"Geçmişte Ruslarla çok savaştık" falan, geçiniz.
Geçmişte kimlerle savaştığımıza bakacak olursak...
Ayrıca söz konusu düşmanlıksa dünya üzerinde hiçbir devlet ABD'nin eline su dökemez.
Putin'le kurduğumuz ilişkinin Rusya'nın Türkiye'ye ihtiyacı üzerine şekillendiğini, ABD'ninse bize Ukrayna gözüyle baktığını aklımızdan çıkartmamalıyız.
***
TABİİ Kİ DE TRUMP
Trump da tıpkı Putin gibi küresel basının, Hollywood'un mazlum halkların gözünde bile şeytanlaştırdığı bir siyasi karakter.
Tek başına direniyor. Aşağıdaki sözleri bile küresel suskunluk sarmalında eriyip gidiyor. Gitmesin:
"Hayatımızın en önemli savaşına yaklaşıyoruz. Tarihimizin açık ara en önemli seçimi. Ülkemiz cehennemin dibine gidiyor.'Ben başkan adayıyım beni tutuklatmaya mı çalışıyorsunuz' diyorum, 'evet' diyorlar. Beni tutuklatmaya çalışıyorlar çünkü öndeyim. Aday olmasam beni tutuklatmazlardı."
***
KOMŞUDA İKİ KERE KAYBEDEN GİDİYOR
Yunanistan'da seçimleri kaybeden Syriza Lideri Çipras Nazım Hikmet'in "En güzel deniz henüz gidilmemiş olandır" dizeleriyle istifa etti.
Kendine yakışanı yaptı.
***
ABD BARİ ŞEMPANZELERİ RAHAT BIRAK!
Vanilla adı verilen şempanze New York'taki Primatlarda Deneysel Tıp ve Cerrahi Laboratuvarı'nda bir metrelik bir kafese kilitlendiğinde 2 yaşındaydı.
Tam 27 yıl esir tutulan Vanilla geçtiğimiz gün 29 yaşında doğal hayata salındı. Onunla birlikte 226 şempanzeyi daha kurtaran Şempanzeleri Kurtar Organizasyonu yetkililerinin paylaştığı o anların görüntüsünü hala izlemediyseniz çok şey kaçırıyorsunuz.
"Vahşi'nin kim olduğunun" kısa filmi adeta.
Uluslararası toplumun, şempanzeler üzerinde hükümetin desteğiyle tıbbi araştırma yapılmasına izin verilen tek ülke olan ABD'yi terbiye etmesi şart.