Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Sen yardım ettin, ben yardım ettim kavgası

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Şu an enkazlarda can arıyoruz. Depremden etkilenen 13 milyon insanımızın acil ihtiyaçlarını karşılamakla meşgulüz.
Ancak ilerleyen süreçte sarmamız gereken yaramız bugüne kadar görmediğimiz kadar büyük.
85 milyon olarak sırtımızda çok ağır bir yük var. Milyonlarca depremzedenin bir an önce yeni evlerine, işlerine kavuşmalarını sağlamak zorundayız. Yerle bir olan altyapıyı yeniden inşa etmeliyiz.
Öyle ki devlet, uluslararası yardım çağrısını da içeren dördüncü derece alarm ilan etmiş durumda.
İçeriden ve dışarıdan herkesin desteğine ihtiyacımız var.
Sağ olsunlar, Ermenistan'dan koşup yardıma gelen var. Elbette halkımızın dayanışma iradesi de her zamanki gibi kusursuz. Elindekini avucundaki deprem bölgesine ulaştırmak için telaş içinde.
Böyle bir ortamda devletin günlerdir sahada dişini tırnağına takıp çalışan yardım organizasyon birimlerini, AFAD'ı, Kızılay'ı, UMKE'yi şımarıkça "güvenilmez" ilan etmek sabotajın dik âlâsıdır.
Aynı şey depremzedelere yardım için örgütlenen sivil toplum kuruluşları için de geçerli. Dindar, laik vs. şeklindeki tanımları, ayrımları bir kenara bırakarak hepsi için söylüyorum...
Elini taşın altına sokmuş kim varsa desteklemek mecburiyetindeyiz.



Çünkü bu yapılar, türlü sebeplerden ötürü resmi nitelikli yardım kurumlarına destek vermek istemeyen kitlelerin desteğini topluyorlar. Sonra da bu yardımları devletle işbirliği yaparak havuza kazandırıyorlar. Atıl destek potansiyelini harekete geçirip yardım sistemine dahil ediyorlar.
Tabii ki şahıslar, dernekler, vakıflar üzerinden toplanan onca nakdi ve ayni yardımın kaydını kuydunu sormak herkesin hakkı. Hatta görevi de.
STK'lar da bu yöndeki meşru soru işaretlerini gidermek için şeffaflıktan ödün vermemeliler. Hesabı kitabı Meclis denetiminde olan devletin kurumlarına desteksiz atış serbestken, konuyla ilgili soruları "hakaret" olarak algılamamalılar.
Bu noktada sanırım kamuoyunun tepkisini çeken diğer bir husus da sessiz sedasız işini yapan örneklerin yanında reklamın dozunu biraz abartanların olması. Davranışları örnek teşkil ettiği için bir nebze olsun tolere edilebilir PR faaliyetlerinin dozunu iyi ayarlamaları lazım.
Ve naçizane bir öneri olarak altını çizerek söylüyorum... Kripto para yardım toplama gibi, kaydı ve takibi çok zor, suyu bulandıracak yöntemlerden uzak durmalılar.
Dara düşmüş kardeşine yardım için çırpınan tek bir vatandaşımızı küstürme, kaybetme lüksümüz yok.
Rekabet halindeki siyaset, medya ve STK'lar politik ve şahsi egolarını, husumetlerini sakince yere bırakıp bu ulusal hedefin etrafında kenetlenmek zorunda.
Gün bugündür.

***

HAKKÂRİLİ KADINLARI GÖRDÜNÜZ MÜ?

Yolları kardan kapalı olan Hakkâri'nin kadınları tandır ekmeği pişirip, sırtlarında taşıyıp deprem bölgesine göndermek üzere yola koyulmuşlar.



Basına yansıyan suskun kareler, söylenecek her sözü kifayetsiz kılıyor.

***

DENİZ BAYKAL'A VEDA

Memleket deprem felaketiyle meşgulken CHP'nin devrik genel başkanı Deniz Baykal'ın ölüm haberi ajanslara düştü.
18 yıl yönettiği CHP'nin genel başkanlığından iğrenç bir komployla el çektirilen Baykal, yurtsever ve demokrat bir siyasetçiydi. Devlet adamıydı. Ulusal çıkarlarımız ile siyasetin kesiştiği kritik zamanlarda tercihini hep Türkiye'den yana kullandı.



Hepsinden önemlisi samimi, sahici bir karakterdi. Zaman zaman görüşlerine başvurmak için kendisini aradığımda eldivensiz konuşurdu. Eleştirilerimi sorun bile etmezdi. Siyasi pozisyonunun, mantığının, vicdanının önüne geçmesine izin vermezdi.
Allah rahmet eylesin. Eşine ve ailesine sabır dilerim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA