Dün Bebek sahilinde bir adam ve kadın güpegündüz seks yaparken kaydedilmişlerdi.
Görüntüleri elden ele yayan "yurttan sesler korosu" çok emindi... Ya Suriyeliydi bunlar ya da Afgan.
Yabancılar gelmeden önce Taksim'e kravatsız çıkmayan, trafikte centilmen, sokakta beyefendi, mutfakta aşçı Türk erkeği olacak değildi ya bu ayı!
Derken emniyet bu kişileri yakaladıklarını açıklamasın mı?
Ne yazık ki sapık adam Türk'tü.
Özgür K. isimli biri... Birkaç ay önce Bodrum'da da benzer bir sebepten gözaltına alınmış... Çocuk istismarından polise mukavemete kadar 21 ayrı suçtan sabıkası olan bir kriminal.
Kadının ismi ise aynı suçlardan sabıkalı Carmen Maria T.
Peki sonra ne oldu?
Bu yalanı adıyla sanıyla yayan, turizm sezonu öncesi ülkedeki turistler de dahil yabancıları, özellikle de "esmer" olanlarını hedef gösterenler "bir kuru pardon" dediler mi?
Deseler ne olacak?
Hayat pahalılığından, muhalefetin pompaladığı umutsuzluktan bunalan, "düşmanını" arayan kitlelere "ya tutarsa" diye çaldıkları yabancı düşmanlığı mayası tutuyor...
Çünkü her gün yalan banyosu yaptırılan insancıklar artık doğrusuna yanlışına aldırmadan kendisini tatmin edeni "satın alıyor".
Sonra da Rize'de, Ümit Özdağ'ın tehcir vaadiyle kurduğu partisinin bir sempatizanı, silahla 1'i Afgan işçiyi öldürüyor, 2'sini yaralıyor...
Gaziantep'te 70 yaşında, engelli bir kadın, fuhuşa teşvik de dahil 9 ayrı suçtan kaydı bulunan bir insansı tarafından "Suriyeli bir çocuk hırsızı sanılarak" tekme tokat dövülüyor... Diğerleri de kameraya alıyor.
Farkındayım, liberalinden solcusuna özgürlükçülükten herkesin sınıfta kaldığı pandemide olduğu gibi sığınmacılar meselesinde de popülist dalga çok güçlü. Ciddi ciddi "tehcir" teklif edenlere "sağduyu" diyen bile linç ediliyor.
Ama şimdi değilse ne zaman?
Siyaset ve medya çözüme değil kaosa çıkacak bu tehlikeli gidişata karşı "ilkesel" tavır almalı.
Tarih affetmez.
***
FİNLANDİYA, İSVEÇ İKNA OLUR DA KEMAL BEY BİRAZ ZOR...
Önce pandemi ardından Ukrayna'daki savaş, "ölmekle bayılmanın farklı şeyler olduğunu", her ulus devletin kendi bacağından asılacağını herkese hatırlattı.
Değil Ortadoğu'da, Balkanlar'da, Avrupa'nın ortasında olsanız bile iş günün sonunda gelip kaba güce dayanıyor. Güçlü, caydırıcı bir ordu olmazsa olmaz.
Almanya'da da koalisyon hükümeti ve ana muhalefetteki Hıristiyan Birlik Partileri, ordularının güçlendirilmesi için 100 milyar dolarlık programı uyum halinde kabul ettiler.
Evet evet Yeşiller bile. Hani üstüne vazife olmadığı halde, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin modernizasyonuna karşı açıklamalar yapacak kadar antimilitarist olan Cem Özdemir'in partisi var ya, o.
Peki bizde durum nedir?
Türkiye, İsveç ve Norveç üzerinden NATO'da verdiği terörle mücadelesini, güney sınırının hemen ötesinde sahada nihayete erdirmek için sınır ötesi bir harekâta hazırlanıyor...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO'da yakaladığı kozları ve Ukrayna Savaşı'nda aldığı arabuluculuk pozisyonu sayesinde el yükseltiyor.
Sorsan devletin kurucu partisinin, ana muhalefetin lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise HDPKK'dan rol çalıp teröristlere canlı kalkan olmaya soyunuyor.
Parlamento çatısı altında "'Sınır ötesi operasyon yapacağım' diyor. Şimdi senin oğlun var, dünya kadar milyonları var. Ok atmakta da çok becerikli, gönder" diye bağırıyor.
ABD, Rusya, Finlandiya, hatta İsveç bile "PKK terör örgütüdür" noktasına itilirken siz içeriden kime can suyu veriyorsunuz Kemal Bey?
Bu kadar bel altına inmenizin sebebi ne?
Ekrem İmamoğlu'na meyleden HDP'ye şirin görünmek, adaylık yarışında öne çıkmak için mi?
Yoksa Ukrayna'da Batı projesiyle iktidarı alıp ülkeyi ateşe atan zamanın Ukrayna muhalefeti gibi, sadece görevinizi mi yerine getiriyorsunuz?