Kiminle sohbet etsem söz dönüp dolaşıp 2023 seçim tahminlerine geliyor. "Kim kazanır?" diye soruyorlar.
Cevabımı vermeden sesli düşünüyorum...
Bir köşede küresel kriz demeden her gün taş üstüne taş koyan, Türkiye'ye yıllarca hizmet edecek dev altyapı projelerinin açılışını yapan Erdoğan...
NATO'da nüfuz mücadelesi yürütürken orduya PKK'ya karşı sınır ötesi harekât emri veren, Rusya-Ukrayna Savaşı'nda "arabuluculuk" yaparken Yunanistan'ın tacizlerine geçit vermeyen çok yönlü bir siyaset gurusu.
Diğer köşede, seçmenin yönetin diye verdiği belediyelerde "Yaptırmıyorlar annem" diyerek sadece bahane üreten, organize bile olamayan, muhalefetteyken oy kaybetmeyi beceren Kılıçdaroğlu.
Çiftçiden 1'e alıp 10'a, 15'e satan holdinglerin kapısına dayanıp "Yaralı parmağa işedi" dedirtmek dururken, enflasyon rakamlarını açıklayan TÜİK'in kapısına dayanan ana muhalefetin 12 yıllık acemi lideri...
İktidarı, seçmene değil, Türkiye ile mücadeleye giren rakiplerimize biat ederek alacağına sanan, PKK'ya yönelik operasyonları bile "Savaşa hayır" diyerek karşılayan bir Truva atı.
Kimileri kıyas kabul etmeyen bu net tabloya rağmen "Ama..." diye söze başlıyor...
Yirmi yıl öncesinin koşullarını bilmeyen, içine doğdukları "bol para dönemini" asgari standart sanan Z kuşağının oyunu, yekpare halde maceradan, değişimden yana kullanacağını söylüyor...
"Hayat pahalılığı, enflasyon..." diyor...
Hatta Uğur Dündar gibi şimdiden "Anketlere göre yolun sonunda geldiler" diye kestirip atan bile var.
Elbette teorik olarak her türlü olasılık mümkün.
2. Dünya Savaşı'nı kazanıp İngiltere'yi ayakta tutmasının bile Churchill'in seçimleri kazanmasına yetmediğini hatırlatıyor muyuz?
Ne var ki ben hâlâ, siyaset kanalları açıksa, çoğunluğun nihai kararının çıkarlarına aykırı olmayacağını düşünüyorum.
Seçmenin, "ince ayarlarıyla" her seçim sonucunda varlığını hissettiren sağduyusunun yine çalışacağına inanıyorum.
Kılıçdaroğlu'nun mafya babalarına özenip masaya tespih koymasının, ipe sapa gelmez iddialarla siyaseti trollemesinin seçmen refleksini manipüle etmeye yetmeyeceğini düşünüyorum.
Çünkü çözümün yegâne adresi yine Erdoğan.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz