Herkesin tek gündemi gıda fiyatlarındaki artış.
Tarım ve Ticaret bakanlıkları ortaklaşa bir acil eylem planı hazırlamalılar. Vatandaşın tek gündemi olan bu konuda saptanan sorunları ve çözüm önerilerini tane tane anlatmalılar.
Bu zor süreci omuzlarında atlattığımız üreticileri, ülkede ticareti siyasetle harmanlayıp ekonomiyi zehirleyen oligarşi karşısında ezdirmeme kararlılıklarını göstermeliler.
Tamam ben de biliyorum Cumhurbaşkanı Erdoğan her konuşmasında bu konuyu gündeme getiriyor. Tedbirleri açıklıyor.
Ama bu ilgililerin ortadan kaybolmasını gerektirmiyor.
Direksiyonda Erdoğan var diye, terör dönemlerinde ya da dış politika gündeminin tavan yaptığı günlerde İçişleri Bakanı Soylu ya da Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu sessizliğe gömülmüyor değil mi?
Aksine, daha çok görünür olmaya, konuşmaya çabalıyorlar.
Normal olan, beklenilen de bu değil mi?
Türkiye tarımının başına atanan ve görevi kabul eden yeni bakanımız Vahit Kirişci'nin de mutlaka söyleyecekleri vardır.
Kamuoyunu, basın sesinizi, projelerinizi duymayı sabırsızlıkla bekliyor Sayın Bakan... Maharetinizi göstermenin tam zamanı değil mi? Şimdi değilse ne zaman?
Baksanıza basında eski Tarım Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba'nın analizleri çıkıyor.
Ben de tarım mevzuuna getirdiği derin perspektif kafamda yer eden Mehdi Eker'i aramayı düşünüyorum mesela.
***
KARTEL BİR NUMARA!
Haftalardır Sebep Sonuç'ta ziraat odası başkanlarından ekonomistlere, gazetecilerden siyasilere kadar herkese gıda enflasyonunun sebebini soruyorum.
Biden'ın gıda krizi açıklaması ya da Hollanda Başbakanı Rutte'nin "Felaket bir enflasyon geliyor, hazırlıklı olun" sözleri sorunun küresel etkileri konusunda ciddi ipuçları veriyor.
Ne var ki herkes bu olağanüstü ekonomik durumu Putin'in Ukrayna'daki bir aylık askeri operasyonuyla izah etmeyi tercih ediyor.
Garip şekilde, iki yıl boyunca dünya ekonomisinin durdurulmasının etkilerinden bahseden yok.
Türkiye'nin koşullarının sonuçtaki etkisine dair kafamda oluşan başlıklarsa şunlar:
1- Çiftçi, yüzde 300'lerle ifade edilen gübre ve yem gibi kalemlerdeki artışa rağmen üretimini aksatmıyor. Fiyatı artan herhangi bir gıda ürününün kıtlığı söz konusu değil. Tarım ihracatında rekor kırılması bunun açık göstergesi.
2- Raflardaki ve tezgâhlardaki ürünlerin etiketlerindeki fahiş artışlar üreticiden değil, aracılardan ve satıcılardan kaynaklanıyor. Örneğin, çiftçi bu maliyetlere rağmen toptancılara 1 TL'den satacak limon üretebilirken aynı ürün marketlerde misli misli fiyatla yer alıyor.
3- Her biri binlerce şubeye sahip market zincirler kartelleşmiş halde. Piyasada fiyatı onlar belirliyor. Bu durum serbest piyasada tüketicinin lehine olan rekabeti ortadan kaldırıyor.
4- Stokçuluk, ticaretin olağan akışında yeri olan depolamanın sınırlarını çoktan aşmış durumda.
5- "İnsanlar geleceği göremiyor, belirsizlik var, giderilmeli" diye yakınıp ardından "Yurt dışında duyduk, iki ay sonra Türkiye batacak" diye kehanette bulunan muhalefet cephesi de kaosu körüklüyor. Yarısı rakamlarsa yarısı psikoloji olan ekonomiyi kitlemeyi hedefliyor.
***
ELON MUSK, TWİTTER'A ANCAK KALİTE GETİRİR
Elon Musk, Twitter'ın yüzde 9.2'sini alıp yönetim kuruluna girmeye hak kazandı.
Şirkette huzursuzluk varmış.
Reuters'a konuşan kaynaklar, sanki Twitter çok düzeyli ve güvenilir mecraymış gibi, Musk ile birlikte "trol" ve "linç" kültürünün yayılmasından endişe ettiklerini söylemişler...
Musk'ın Twitter'ın Trump'a uyguladığı sansürü kaldırmasından korkuyorlarmış!
Eşek değil ya, kaldırmazsa ayıp.
Ayrıca Twitter'ın algoritmalarını açık hale getirmezse de...
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz